Murat Altın'ın köşe yazısı


Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! 
İnegöl'ün geçmişine dair yazılarımıza bu hafta da devam ediyoruz.
 

İnegöl'ün derinlerinde saklı, zamanın ötesine uzanan bir hikaye yatıyor. Bu hikaye, topraklarının altında ve etrafındaki sıra dağların arasında gizlenmiş, tarih boyunca yolculara, tüccarlara ve maceracılara kucak açan derbentlerle ilgili. Gelin, bu yazıda, İnegöl'ün sessiz bekçileri bu derbentlerin, geçmişten bugüne uzanan öyküsüne birlikte göz atalım.

İlk olarak, "derbent" kelimesinin ne anlama geldiğini açıklayalım. Derbent, iki dağ arasındaki dar geçit anlamına gelir. Ancak bu kelime, aynı zamanda geçitlerde bulunan kale, karakol ve diğer güvenlik yapısını da ifade eder. Anadolu ve Rumeli'nin dağlık bölgelerindeki bu stratejik noktalar, yüzyıllar boyunca derbent teşkilatı tarafından korunmuş, böylece yolcuların güvenliği sağlanmıştır.

İnegöl ve çevresi, adeta bir zaman makinesi gibi, geçmişin izlerini taşır. Bu bölge, Ahî Derbendi'nden başlayıp, Mezit Boğazı, Domaniç Derbendi, Mızal Derbendi gibi birçok geçitle çevrilidir. Bu geçitler, yalnızca İnegöl'ü dış dünyaya bağlamakla kalmaz, aynı zamanda bölgenin sosyal ve ekonomik hayatına da büyük katkılar sağlamıştır. Derbentler, sadece geçit değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, kültür ve tarih demektir.

Recep Akakuş hoca kitabında bu derbentleri şöyle sıralamıştır:

"Ahî Derbendi, Mezit Boğazı/Sınır Beli, Domaniç Derbendi, Mızal Derbendi, Ağıllıkaya Derbendi, Boğazova Geçidi, Kıran Geçidi, Ulucaklar/ Aksu Derbendi, Akbıyık Derbendi, Şıbalı ve İkizçe Yolu…

Ahî Derbendi, Şıbalı ve İkizçe yolu, Hamzabey Boğazı/Ermeni Beli ve Akbıyık Derbendi, Ahî Dağı üzerinde yer alan geçitlerdir.

Domaniç Derbendi, Mızal Derbendi, Ağıllıkaya Derbendi, Boğazova ve Kıran geçitleri, Uludağ ve Domaniç sıra dağları üzerinde yer almıştır.

Mezit Boğazı ise yukarı kısımlarında Sınır Beli adını alır ve Ahî Dağ silsilesi ile Domaniç Dağ silsilesi arasında sınır teşkil eder.

Aynı şekilde Bursa- Aksu Derbendi de Kazancı Eşiği üzerinde yer alır ki bu eşik, Ahî Dağı’nın batı ucuyla Uludağ arasında yer almıştır."

Osmanlı Devleti döneminde, derbentler özel bir öneme sahipti. Derbentçilik, yalnızca bir görev değil, aynı zamanda bir imtiyazdı. Bu kritik noktaları koruyan derbentçiler, devlet tarafından konulan vergilerden muaf tutuluyor, böylece bu zorlu görevin karşılığında önemli ayrıcalıklar elde ediyorlardı. Özellikle Domaniç ve Ahî Derbendi gibi önemli geçitler, bölge sakinlerinin ortak çabasıyla korunuyordu.

Günümüzde, İnegöl'ün derbentleri, belki de artık eskisi gibi stratejik öneme sahip değil. Ancak bu tarihi geçitler, bize atalarımızın nasıl bir dünyada yaşadığını, onların karşılaştığı zorlukları ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiklerini anlatıyor. Derbentler, bize cesaret, dayanışma ve topluluk ruhunun önemini hatırlatıyor.

Bu köşe yazısını, İnegöl'ün derinlerinde yatan bu tarihî mirasa sahip çıkma ve onu koruma çağrısı olarak sonlandırmak istiyorum. Çünkü bu derbentler, yalnızca taştan ve topraktan ibaret değil, aynı zamanda bizim tarihimiz, kültürümüz ve geçmişimize olan bağımızdır. Geçmişin bu sessiz tanıklarını koruyarak, gelecek nesillere de ulaşımın, kültürün ve tarihin zengin dokusunu aktarabiliriz.

Bu konuya devam edeceğiz.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!