Eğer bir hatıra kitabı okursanız birçok insanla tanışmış olursunuz. Eğer bir gezi yazısı okursanız birçok yeri, yazarın kaleminin ucundan görürsünüz.

Elimizdeki kitap bunları bağrında barındıran bir eserdi. Abdullah Kibritçi tarafından yazılmış TRT'de “Aile Olmak” adında belgesel yapılmış bu eser Ketebe Yayınlarından çıkmış. Eserin dili,  “harika” kelimesi ile ifade edilebilir bence.

Zira anlamadığımız hiçbir kelime olmadığı gibi, akışkan, basit, sade ve etkileyici bir yapıya sahip dille yazılmıştı. Yani sokağın köşe başında ayaküstü birkaç arkadaşla daha dün olmuş bir olayı heyecanla anlatmak gibi bir özelliğe sahip. Dikkatiniz hiç dağılmıyor devamlı onunla beraber, nefes alıp veriyorsunuz.

Tabii gezip gördüğü yerlerde neler yaşamış, kimlerle muhatap olmuş, muhatapları ona ne anlatmış? Tüm bunlar o etkileyici dil ile bize ulaşıyor satırlar üzerinden.

“Belgesel çekmek için bir yere gitmek” insanı olayların dışında tutan ve biraz da duygusuzluğa iten bir kavram gibi geldi bana. Ama o bölgedeki insanlara götürülmüş yardım çalışmaları gözlemleyip raporlama görevi maksadıyla gidildiğini okuduğunuzda duygularınız biraz daha değişiyor, hassas hale bürünüyorsunuz.

Müslümanların yaşadığı bölgelerde yapılan zulümler, birinci gözden size anlatıldığında hissiyatınız derinden çalışıyor.

“Yeryüzünde gezin, görün bakın sizden öncekilerin halleri/akibetleri ne/nasıl  oldu?” diye Kur’an-ı Kerim’deki şahit olarak ibret almayı emreden ayet-i kerime, bizi büyük bir değişime, belki de eyleme davet ettiği gibi böyle mahrum bölgelerdeki yolculukları, dinlemek/okumak insanın içinde bulunduğu nimetlerin derin şükrünü eda etme emrini veriyor.

Ayrıca bu tür çekimleri yapmak için hayatını tehlikeye atması, sıkıntılı yolculuk çekmesi, evinden ayrı gurbet ellerde bir başka acıya ya da mutluluğa şahit olması ve bunu sizinle paylaşması, yazarın değerini gözünüzde artırıyor. Masabaşında hayali bir iş yapmadığı için tebrik ediyorsunuz.

Bu kadar farklı ülkeye yolculuk yapan yazarımız, artık yol boyunca neler gerektiğini kavramış olmalı. Yolculuklarında kontrol eden memurlara rüşvet vermek de buna dahil.

Ve gidilen her yerde kendisini karşılayacak bir rehberin olması, en vazgeçilmez kural. Bu rehber aynı zamanda aradaki iletişimi sağlayan kişi.

Çok acılı, endişeli, korkutucu, tehlikeli, zahmetli, yolculukların yanında; neşeli, komik, mutlu, sevinçli buluşmalarını da okuduğumuz “Katmandu'ya Yol Arkadaşı Aranıyor” isimli eser, yazarın başından geçen olayları anlatırmış gibi başlıyor. Yani siz, bu kadar sıkıntılı ve eziyetli hayatı yaşayan yazar zannediyorsunuz. Lakin o bir yerde, bunları kimin anlattığını açıklıyor. 

AHMET TAŞTAN