Aslında Atasözlerimiz ve deyimlerimiz uzun araştırmalar sonucu ortaya çıkmış ve bir tecrübeye dayanırlar.Ancak içlerinden birkaç tanesinin tekniğin ve bilginin gelişmesiyle anlamının doğru olmadığı görülebiliyor.Örneğin “Kuş kafalı” deyimi ve karga için söylenen “Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” Atasözünün söylendiği gibi “ doğru olmadığı görülmektedir.
Öncelikle “Kuş kafalı” ne demektir? "Kuş beyinli" ifadesi, kişinin zekasının sınırlı olduğu veya düşüncelerinin yüzeysel olduğu anlamına gelir. Kuşların beyinlerinin küçük olması nedeniyle, bu deyim mecazi olarak kişinin zeka seviyesinin düşük olduğunu veya anlayışının kısıtlı olduğunu ifade eder”. Acaba gerçek hayatta da durum böylemidir?
-Araştırmalar, bazı kuş türlerinin Dünya’nın manyetik alanını “görebileceğini” ve bu yeteneklerini uzun mesafeli göçler sırasında navigasyon amaçlı kullanabileceğini göstermiştir. Bu, kuşların göç sırasında yönlerini nasıl bulduklarına dair önemli bir ipucu sağlar.
-Kuşların şarkıları ve çağrışımları, türden türe değişiklik gösterir ve genellikle bölge savunma veya sosyal etkileşim gibi amaçlara hizmet eder. Araştırmalar, bazı kuş türlerinin karmaşık şarkıları öğrenebildiğini ve bu şarkıları diğer kuşlara aktarabildiğini ortaya koymuştur.
-Bazı kuş türleri, alet kullanma ve problemleri çözme gibi karmaşık görevleri öğrenebilir ve bu bilgileri diğer kuşlara aktarabilir.
-Kuşların konuşma kabiliyeti, özellikle papağanlar, muhabbet kuşları ve kargalar gibi bazı türler arasında gözlemlenen olağanüstü bir özelliktir.
-Uzun yıllar,kuşların posta (haberleşme) işinde kullanıldıklarını da unutmayalım.
Kur’an’ı Kerim de kuşların bizler gibi sosyal nizama tabi topluluk olduğu dile getirilmektedir: -“Yerde yürüyen bütün canlılar ve iki kanadıyla havada uçan bütün kuşlar, sizin gibi sosyal nizama tâbi birer topluluktur. “(En’am,38).
Kur’an’ı Kerim de kuşların da İlahi emre boyun eğen varlıklar olduğu anlatılmaktadır:-“Onlar, göğün hava boşluğunda ilâhî emre boyun eğmiş bir halde uçuşan kuşlara bakıp hiç düşünmezler mi? (Nahl,79).
Karga ile ilgili söylenen sözün de pek doğru olmadığı karganın Habil’i öldüren ve ne yapacağını bilemeyen Kabil’e yol gösterdiğini yine şu ayetten öğreniyoruz:-“Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermesi için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. Kãtil bunu görünce: “Yazıklar olsun bana! Şu kargadan daha bilgisiz, daha mı âcizim ki, kardeşimin cesedini nasıl ortadan kaldıracağımı bilemedim” diye dövündü ve pişmanlığa düşenlerden oldu” (Maide,31).
Bizim balkonda ki bir güvercinin kısa hikayesi: -Balkonda ki bir saksıya yumurtasını bıraktı,
-O yumurtaların üzerinde uzun süre durdu,
-18 veya 20 gün gibi bir süreden sonra bir gün baktık ki yavrular yumurtadan çıkmış,
-Bakmaktan bile korktuğumuz kadar minnacıklardı ve bunlar nasıl büyüyecek diye endişe etmeye başladık.
-Kuş, her gün gidip yiyecek getirip gagasıyla onları beslemeye başladı.
-Yavrular her gün değişiyor tüyleniyor ve büyüyorlardı.
-(Kaç gün geçti bilemiyorum) Yavrular artık iyice tüylenip büyüyünce o gün iki güvercin geldi ve hep beraber uçup gittiler.
Muhtemelen ikinci güvercin babaydı.Babanın da geldiğini görünce 1980 öncesinde Türk Dil Kurumunun kelime uydurduğu dönem aklıma geldi.Babaya “Doğurtkaç” demişlerdi.
Ne utanmazlardı.Güvercin bile “Doğurtup Kaçmamıştı”. Acaba o utanmazlar mı kuş kafalı yoksa kuşlar mı?
Aklıma şu ayet geldi.Rabbim ne güzel ifade etmişti:”… Onlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağı seviyededirler.”(Furkan,44).
Abdulvasih DURAN