Recep Akakuş'un köşe yazısı
Oylat Kaplıcaları, İnegöl’e 30 kilometre mesafededir. Deniz seviyesinden yüksekliği, 680 metredir. Yüzey şekilleri ve bitki örtüsü bakımından kaplıca bölgesi, son derece dikkat çekicidir. İnsanı büyüleyen bir görünüme sahiptir.
Derin iki vâdinin kesiştiği yerde, üçgen biçiminde meyillî bir alan düşünün. Volkanik bir oluşuma şahit olan bu daracık sahada, ılıca sularının üç ayrı yerden fışkırdığını göz önüne getiriniz. Diğer taraftan üçgenin yan kenarlarını teşkil eden iki derin vâdiden suları buz gibi derelerin aktığını tasavvur edin. Bu derin iki vâdide akan suların, kaplıca suyu ile birleşerek oluşturdukları Oylat Deresi’nin, gürül gürül akarken, birden, Kaf dağı misali ulu bir kaya kütlesi ile karşılaştığını bir an için hayal edin. Oylat bir hayal değil gerçek.
Burada insanı şaşırtan jeolojik olay, Oylat Deresi ile karşılaşan bu görkemli kayanın, ikiye ayrılarak Oylat Kaplıca sularına ve Oylat Deresi’ne yol vermiş olmasıdır . Bu müthiş manzarayı, yeşilin her tonu eşliğinde seyredebilirsiniz. Bu çok özel yer, kesinlikle daha iyi şartlara ve tesislere layık. Mevcut imkanlar kesinlikle yeterli görülmemeli.
Çocukluğumda, köyümüz gençleri ile topluca gittiğimiz Oylat Kaplıca sahasındaki Hızır-İlyas eğlencelerini ve hıdrellez kutlamalarını, tatlı bir çocukluk anısı olarak hâlâ hatırlıyorum. Ulaşım vasıtalarının kısıtlı olduğu yıllarda İnegöllüler; yürüyerek, atlı veya bisikletli çıkardı Oylat’a. Çocukluğumuzun ve gençliğimizin hatıraları çoktur bu güzel mekanda. Günümüzde İnegöllüler’den çok yerli turistlerin Oylat’a ilgi göstermesi, üzerinde durulması gereken bir husustur. Günü birlik tesislerin yetersizliği ve mevcut konaklama tesislerinin pahalı gelmesi, sebepler arasında sayılabilir. Otantik yapı ve doğadan uzak Betonlaşmanın ve plansız otelleşmenin de ayrıca tartışılması gerekiyor
Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri adlı kaynak eserde ılıca
adıyla geçen Oylat Kaplıcası, Roma ve Bizans devrinden bu yana
bilinmektedir. O dönemden bu yana da halk tarafından kullanılmaktadır. Osmanlı hâkimiyeti döneminde burası, Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey ve Osman Gâzî’nin oğlu Pazarlu Bey tarafından işletilmiştir.
Günümüzde Saâdet adı verilen köyün, tarihî kaynaklarda adı, Demirci Pazarlu’dur. Burası, uzun yıllar, Osman Gâzî’nin oğlu Pazarlu Bey’in tasarrufunda kalmıştır. Daha sonraki yıllarda ise burası, Doğancıbaşı tarafından dirlik olarak kullanılmıştır.
Ölüm-Vâdisi anlamına gelen Kazmıt Deresi, Oylat Kaplıcası’nın hemen yanı başında bulunur. Derbentler kısmında anlatıldığı üzere Mızal Derbendi, bu yöreden geçer. Bu derbendi koruma görevi ise Eymür, Kınık, Çitli köylülerine verilmiştir. Daha sonraki yıllarda Gündüzlü Köyü bugünkü yerine taşındıktan sonra bu görev, Mızal/ Gündüzlü Köyü’ne devredilmiştir.
Türkiye Maden Tetkik ve Araştırma Enstitü’sünce yapılan hidroloji amaçlı bir çalışma sonunda, Oylat Kaplıca sahasında 4 sıcak su kaynağı tespit olunmuştur. Bunlardan biri, ana kaynak diğerleri tâli kaynaktır. Ana kaynağın debisi 2 litre/saniyedir. Bir diğer ifade ile ana kaynak, saniyede 2
litre su vermektedir. Sıcaklığı ise 40 derece santi grattır. Mağara kaynağının debisi 1,6 litre/ saniyedir. Küp ve vâdi doğusundaki diğer kaynağın debisi ise 0,4 litre/ saniyedir.