Karamânî Mehmet Paşa ve taraftarları Şehzade Cem’in hükümdar olmasını isterken İstanbul muhafızı İnegöl’lü İshak Paşa ve o’nun arkasında yer alan devşirme gurubu, Amasya sancak beyi, Şehzade Bayezid’in hükümdar olmasını istemişlerdir.
Taraflar, birbirine girmişler; İstanbul yakasında Sadrazam Karamanî Mehmed Paşa ve taraftarlarının evleri yağma edilmiş ve birçokları da katledilmiştir. İstanbul muhafızı olan İnegöl’lü İshak Paşa, yukarıda açıklandığı üzere, Amasya sancak beyi Şehzade Bayezid, İstanbul’a gelinceye kadar Şehzade Bayezid’in İstanbul’da bulunan oğlu Korkud’u - gecici olarak - tahta çıkarmış ve saray nensubu devlet ricalinden onay almıştır.
Diğer yandan Bursa üzerinden süra’tle İstanbul’a gelen Amasya sancak beyi Şehzade Bayezid’i Üsküdar’da karşılayan yeniçeri ordu ileri gelenleri, ileri sürdükleri şartların kabulünden sonra ancak, İstanbul yakasına geçmesine müsâade etmişlerdir.
Görüldüğü üzere “Veli” lakabı ile anılan Sultan II. Bayezid’in Osmanlı tahtına oturması -maalesef- çok kanlı olmuştur. Karaman sancak beyi olan Şehzade Cem de Bursa’ya gelmiş ve burada o da hükümdarlığını ilan etmiştir. Şehzade Cem, büyük halası ve Çelebi Sultan Mehmed’in kızı Selçuk Hatun’u İstanbul’a göndererek iktidarın paylaşılmasını teklif etmiş ise de ağabeysi Sultan II. Bayezid, yapılan bu teklifi kesin olarak reddetmiştir.
Bunun üzerine Bursa-Yenişehir Ovası’nda Göksu kenarında ve Tokuş Köyü yakınında ikitarafın kuvvetleri arasında kanlı bir muharebe, olmuş ve Şehzade Cem mağlup olarak Konya’ya çekilmiştir. Sultan II. Bayezid, İtalya’dan yeni dönmüş olan Gedik Ahmed Paşa’yı, Şehzade Cem’i takîbe memur etmiş ise de Gedik Ahmet Paşa, yetişmeden önce Şehzade Cem, hazinesini ve âilesini alarak Antakya üzerinden Mısır-Kölemen Devleti’ne sığınmıştır.
Bir müddet Kölemen devlet reisince misafir edilen Şehzade Cem, hac mevsimi gelince hac farizasını îfâ etmek üzere Mekke’ye gitmiştir. Dönüşünde tekrar Mısır’a gelen Şehzade Cem, Karaman oğlu Kasım Beyin yazdığı mektuplara ve de verdiği teminatlara inanarak iktidar mücadelesi için tekrar Anadolu’ya gelmiş ise de başarılı olamamış; Akdeniz ve Ege Denizi’ni dolaşarak Balkanlara ulaşmayı planlayan ve bu amaçla Rodos şövalyeleri ile anlaşan Şehzade Cem, tuzağa düşürülmüş ve Balkanlar yerine Rodos’a götürülerek önce, Fransa’ya ardında da Papalığa teslim edilmiştir.
Fransa Kralı, Osmanlı hükümdârı II. Bayezid’e baş vurarak yıllık 45 bin düka altın karşılığında Şehzade Cem’i, rehin olarak, tutabileceğini teklif etmiştir. Sultan II. Bayezid tarafından kabul edilen bu teklif üzerine 7-8 yıl boyunca Fransa’ya bu ağır haraç ve tazminat ödenmiştir. Daha sonraki yıllarda tazminat konusunda taraflar arasında ihtilaf çıkınca Fransızlar, Şehzade Cem’i, İtalya’da Papalığa devretmişlerdir.
Papalık, Sultan II. Bayezid ile anlaşarak yıllık 40 bin düka altın karşılğında Şehzade Cem’i, rehin tutmaya devam etmiştir. 7-8 yıl da Papalık Şehzade Cem’i, rehin tuttuktan sonra, ödenecek tazminat konusunda, yeniden beliren antlaşmazlık üzerine Şehzade Cem’in, Alman İmparatorluğu’na teslimi gündeme gelmiştir ki Sultan II. Bayezid, yapılan bu şantaj ve ödenen ağır haksız tazminat konusuna son vermek üzere politik bir manevra ile Papa ile Şehzade Cem’in devre dışı bırakılması konusunda anlaşmıştır.
Bunun üzerine Papa, bir taraftan Şehzade Cem’i Almanlara teslime hazırlanırken, diğer taraftan da onun yaşamını sona erdirecek oranda bir miktar zehiri, Şehzade Cem’e enjekte ettirmiş ve talihsiz Şehzade Cem, hayata veda eylemiştir. Bu sırada İtalya’ya giren Fransızlar, şantaj amaçlı olarak, Şehzade Cem’in nâşına el koymuşlar ve Alman impartoru ile Osmanlı Devleti’nin parçalanması konsunda yeni bir gündem oluşturmuşlardır. Ancak bu sırada Napoli kralı, Fransızları İtalya’dan çıkartmış ve Şehzade Cem’in naşı, bu defa da, Napoli Kralının eline geçmiştir. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)
RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan
Ayhan Talha Bayraktar