Yine yoğun bir okuma mevsimine girmiş bulunmaktayım. Kitap okumanın en etkili yolu, para verip almaktır benim için. Her şeyi arkada bırakıp o kitapların satırlar arasında akıp gitmek apayrı bir zevktir.
Güzel anlatımlarıyla ve etkili şiirleriyle tanıdığımız Nurullah Genç'in bir romanı ile muhatap oldum. TUTKULAR KEDER OLDU isimli kitabın kapağı bile oldukça dikkat çekiciydi.
Yazı fontundan dizgisine kadar; paragrafından diyaloglara kadar hepsi çok rahat bir şekilde okunabilecek bir kitap olduğunu adeta haykırıyordu.
Kargodan gelen bu kitabı okumak için elimdeki kitabın bitmesi gerekiyordu. Sinan Yıldız'ın sosyal hayatta karşılaşabileceğimiz kötü ahlaklı anne ve onun izinden giden kötü ahlaklı kızının yaptığı edepsizlikler vesilesiyle kocasının hayatının zehir edilişini konu alan “Zehirli Sarmaşık” kitabı bitti.
Tutkular Keder Oldu kitabının sayfalarını çevirmeye başladım. “Anarşi bulutlarının üzerinden eksik olmadığı 1979 yılında Türkiye'ye rahmet yerine bela yağıyordu adeta” cümleleri ile başlayan kitap, bu belalardan nasibini alan Zülküf’ün başından geçenleri anlatıyordu.
Zülküf Erzurum'da Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmış, Horasan’dan Erzurum'a gelip yurda yerleşmiş gariban bir Anadolu çocuğuydu. Tatillerde, hafta sonları çalışarak para kazanıyor ve hafta içinde de üniversiteye devam ediyordu.
Fakat içini yara etmiş olan bu fakirliğin ona verdiği yanlış düşüncelerden dolayı hayata, kızlara, zenginlere, ve benzeri noktalarda çok farklı düşünceleri oluşmaya başlıyor. Arada bir şiirler karalıyor, kendini şair olarak tanıtıyor.
Sağdan soldan değişik fikir akımlarına (dinci-solcu vb.) sahip arkadaşları ile oturup kalkıyor. Ama her birinden de uzak durmaya çalışıyor. Ruhuna yer etmiş olan fakirliğin onda doyumsuz bir dünya açlığına devriliyor.
O yıllarda ülkemizde olduğu gibi üniversitede gruplaşmış gençler, ortada kalanları kendi saflarına çekmek için değişik faaliyetler yapıyorlar. Zülküf’ün tek derdi zengin olmak, düşünmeden para harcamak, hayatını rahat bir şekilde yaşamaktı. Bunun için çalışmak yerine hırsızlığı tercih eder, kiminin parasına, kiminin malına çöker yurtta. Tabii yakalanır ve yurttan atılır sonunda.
Daha sonraları teyze kızı olduğunu anladığı fakat karşılık bulamadığı Nalan isimli kıza aşıktır. Aslında aşka inanmamaktadır. Nalan ise ondan nefret eder akrabası olduğunu bildiği zamanda bile.
Bu kadar perdeyi aralamak yetecektir sanırım. Merak edenler okuyabilirler. Üstat Nurullah Genç’in konuşmalarını heyecanla dinlediğim için burada da aynı heyecanı yakalarım zannettim ama olmadı.
AHMET TAŞTAN