Bir WhatsApp mesajı: “Yeni yazınızı bekliyoruz sayın hocam.” (16.30)
Ateşin sıcak renklerini taşıyan Galatasaray 24. kez şampiyonluğunu yazdırmışken tarihe...
Siyonist İsrail, zulmün karanlık defterine bir vahşet daha yazdırmış aynı gün, Gazze'nin Refah Mahallesi'nde onlarca masum bebek, mazlum mümin-müminat şehadet defterine isimlerini yazdırmış...Daha ben ne yazayım Talha kardeşim?
Tarih denen ihtiyar dede, zamanın modern ve çağdaş vakitlerinde bunca zulmü, kitabın ortasına titrek elleri ile yazmışken daha ben ne yazayım?
Dünyadaki hiçbir hak, hukuk, kural kaydı tanımayan zalim Siyonistlerin yaptıklarına, göz yummuş insanlar, ses çıkarmaz kalabalıklar, dünya sevdalısı zavallılar arasında ben ne yazayım?
Karadan gemiler yürüten, aşılamaz denen Bizans surlarının çürümüş dişlerini tek tek söken Fatih Sultan Dedem eski bir çağı kapatıp, vaktin adını Yeniçağ yazmışken daha ben ne yazayım Talha kardeşim?
İstanbul'u fetheden iman, kalemin ucundan damlayan mürekkep olmuş, İslam’ın adaletini mümin/kafir tüm gönüllere yazmışken daha ben ne yazayım?
İnsanların tüm davranışları, hedefleri, hayalleri, “yapay zekayla” yazılmış ve vicdanlar esir edilmişken ben ne yazayım? Yüce Rabbimiz tabiatın bağrına mevsim adını yeniden diriliş anlamında “bahar” yazmışken ve dallara çiçeği, çiçeklere meyveyi yazmışken ben “hamdolsun”dan başka ne yazayım!
İnsanın kaderine, kederden bir cümle yazılmışsa Yaradan ben muştular yazsam ne yazmış olabilirim ki kardeşim. Bu yazma işi artık yormaya başladı yüreğimi. İnsanlar tüketim kültürünün altında, inim inim inlerken yeni yeni yazılar tasarlamak zor be kardeşim.
Sevinci, mutluluğu, huzuru, güveni, aşkı, neşeyi, harf harf yazmak varken; vahşetin, zulmün, katliamın, soykırımın, vurdumduymazlığın, vicdansızlığın hecelerini yazmanın ne anlamı var kardeşim?
Kelimeler, mananın kalıbıdır ve mana kelimelerin canıdır. Anlam da bu bağlamda saklıdır. İş böyleyken... Ben hangi bağlamda, hangi manayı, hangi kelimeyle yazayım kardeşim.
Yazan adam, çağının şahididir derler. Ya gördüğü ya da sezdiği ne varsa kelimeleriyle inşa eder gönül aynasından yansıyanları. Sırrı dökülmüş aynanın, karşısında anlamı bilinmeyen kelimelerle ne yazayım?
Kalemle yazmayı öğreten Rabbinin yaratmaktaki gayesini unutursa insan, hatırlamak için, hatırlatmak için yazmaz mıyım kardeşim?
“Yeni yazınızı bekliyoruz sayın hocam” komutuyla gelen ricayı geri çevirmemek için yeniyi söylemek, yeniyi düşünmek için çabalamayı önemsiyoruz ama her yeninin kısa zaman içinde tekrarlanıp eskidiğini görüyoruz kardeşim.
Fakat dün akşam Refah’a yapılan yeni saldırı, yeni zulümler hatırlattı bizlere. Yeniden dirilme aşkını, yeniden direnme sevdasını versin de istiyoruz Rabbimizden.
Şampiyonluğun nefislere üfürdüğü sevinçler kadar, şehadet sevdasının ruhlara ilham ettiği muştulara hasret nesillere yazalım kardeşim.
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden.
Senin de destanını okuyalım ezberden.
Haberin yok gibidir, taşıdığın değerden
Evde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.
AHMET TAŞTAN