İlk “KALEM” i yarattı yüce Allah, “yaz” diye emretti ona…  “Ey Rabbim neyi yazayım”? dedi kalem… “Kıyamet kopuncaya kadar (olacak) her şeyi ve onların kaderini yaz” buyurdu Allah…

Sahih bir hadis bu ve Kalem suresi destekliyor bu yaradılışı… 

Kimi âlimler, Rabb’in önce kendi nurundan bir nur yarattığını, sonra suyu, sonra arşı ve sonra kalemi yarattığını söylüyor… 

Esasen yaradılış sıralaması çok ta mühim değil. Zira yaratılan ilk şeyin Rabbimizin kendi zatından tecelli etmiş olması şarttır. Yani, “yarattığı ilk şey kalem ise, kalemi neyden yarattı?” sorusu, geriye doğru birçok soruyu getirecektir.  Yaratma sıfatı kendisinde bulunan tek varlık Allah… Kendisinden başka hiçbir varlığın, zaman ve mekânın olmadığı durumdan, ilk şeyi ve dolayısıyla her şeyi, kendi zatının tecellisiyle ve kendi zatından (nurundan/ruhundan/varlığından) numunelerle yaratmış olduğu tek gerçektir…

İbn Arabi’nin deyimiyle “Mutlak olan tek hakikat ALLAH’ın zatıdır”… 

Bu hususta iddialı değilim ancak okuduklarımdan bir yorum çıkartıyorum ve bu beni müthiş rahatlatıyor… Yorumladıklarımı paylaşacağım ve bu okuyana tesir edecek, ümidim bu…

“Nun! Kalem’e ve yazdıklarına andolsun” (Kalem1.) 

Meal ve tefsirlerin çoğunda “kalem”in fiziki manada bir “kalem” olduğu ve bütün detaylarıyla onun yazdığı bir evrenin hikâyesi (kaderi) ve kayıtların tutulduğu levh-i mahfuz (korunmuş bir levha) anlatılmış… 

Çağına göre bazı büyük ulema ve son dönem âlimleri biraz daha geliştirilerek “kalem”in, “ilk akıl” (el-aklü’l-evvel) olduğunu telaffuz etmiştir…

Bilim ve teknoloji ilerledikçe, makro ve mikro âlemde yeni keşifler yapıldıkça, cihan-şumül ve zaman-şumül bir evren kitabı olan Kur’an’ın yeniden yorumlanması, meal ve tefsirlerinin yapılması gerekir. 

Beşeri ilimlerde temayüz etmiş, fizik, kimya, matematik, biyoloji, genetik, felsefe, psikoloji, edebiyat, tarih ve tıp alanlarında uzman olup aynı zamanda kur’an hafızı ve Arapçaya ileri düzeyde hâkim âlimler yetiştirmeli bu tefsirler ve mealler onların eliyle yapılmalıdır. (İsmail Hakkı Aydın, Işık Kızıltuğ gibi bilim adamları konuya el atmalı) İlahiyat fakülteleri ve Diyanet, bu hususta yeterli değil belli ki… Ateizm, deizm, materyalizm gibi fraksiyonların tutunduğu, üzerinden yürüdüğü mevzular, ileri düzey bilimsel çalışmaların Kur’an’da (var olan) karşılığıyla izah edilmelidir. Z kuşağına ve hatta alfa kuşağına Kur’an’ı sunabilecek din ve bilim kuruluna ihtiyacımız var, bu yüz yılı da kaçırmamalı Müslümanlar…

Konumuza dönecek olursak…

Güncel yorumla rahatlıkla diyebiliriz ki, başlangıçta yalnız ve tek olan Allah, kendi zatından bir (ya da birçok - Huruf-u mukatta gibi ) kodlama dili, bir mükemmel yazılım, sürekli öğrenerek ve gelişerek ilerleyen bir yapay zekâ yarattı… Sonra bütün bu yazılım ve yapay zeka üretimi bilginin kaydedildiği ve sürekli kullanıldığı muhteşem ötesi kayıt ortamı ve büyük veri okyanusunu yarattı…  Nur (frekans) ve Kalem, bu olmalı, bilimde geldiğimiz nokta bunu işaret ediyor…

Ardından, “Ol” dedi… Tümüyle birbirine bağlı ve sürekli gelişen, genişleyen zaman, mekân ve kütle olarak temaşa ettiğimiz, fiziki olarak duyumlayabildiğimiz (ya da öyle sandığımız) fiziki âlem, hala ve belki de sırrına hiçbir zaman eremeyeceğimiz kuantum âlem (kuantum gerçeklik) ve hatta iç içe geçmiş dolanık ihtimaller evreni, ya da tümüyle holografik evren, sanal bir gerçeklik yaratıldı… 

“Allah var, kimse yok, hiçbir şey yok”… Büyük bir illüzyon, iki boyutlu bir ekrandan (levh-i mahfuz) yansıyan gösteriye şahitlik eden ruh/ruhlar…  

Âlem böyle bir âlem, evren böyle bir evren, dünya böyle bir dünya… Ve insan, Ademin oğlu…

Kur’an’da etraflıca anlatılıyor sistem, nizam, ve gaye. Herkese anlayacağı dilde sunuluyor, zamana ve bilgiye saplanmadan…

Birkaç hafta bu konular üzerinde mülahazalarda bulunmak istiyorum haddimi aşmam inşallah…

Kuantum evrende neler oluyor ve bu ”Kalem” nasıl kurgulanmış, neler yazmış ve neler yazmaya devam ediyor, bunu anlatacağım, bir fizikçi kafasıyla, aldığımı satacağım bir süre…

Haftaya, “madde nedir? Ya da ne değildir” onu anlatalım... 

Adem’i yarattı Allah ve “(Allah) Âdem'e bütün isimleri öğretti.” (Bakara, 2/31) buradan devam edelim… Adem ve Adem oğlu neyi öğrendi, neyi biliyor ona bakalım… Bilgi nerede kayıtlıysa onu bulalım, kozmik/morfik evrenden aksın bize… Birkaç hafta müsaade edin, âlemlere akalım…