Ne okudum bu günlerde. Aklımda neler kaldı? Neler hissettim ya da neler düşündüm onca olay hakkında bir vitrin görüntüsü çerçevesinde anlatayım.
Öncelikle insanların ve milletlerin hayatında derin izler bırakmış etkileyici olayların üç beş cümle ile kısaca anlatılması, meselenin yeterince hissedilmesine veya kavranmasına engeldir.
Hayatın fragmanı diyebileceğimiz bu kısa veciz bilgiler bir geçit töreni yaptılar hızlıca zihnimin ortasında . Bir bakıma haberdar ediyor bizi yani hızla giden bir tren vagonundan dışarıdaki manzarayı seyretmek gibi bir tesir bırakıyor insanda. Her şey o tarih şeridi içinde, çok çabuk akıp geçmiş oluyor.
Bunca olaylardan zihnimde toparlayabildiğim şeyler şunlar: Mesela devletler tarih boyunca siyaset yaparken “gücüm var hemen yapayım” diyemezler. Çünkü uluslararası dengeleri takip etmek zorunda kalmışlar. Menfaatleri ve çıkarları uğruna birbirlerine yaklaşmışlar bir dönem, kanlı bıçaklı olanlar bir ara birlikte geçmişin üstünü örtüp, yeni durumlara uygun birbirlerine muamele etmişler. NATO, Bağdat ve Sadâbad Pâkları gibi bir takım birliktelikler kurulmuş.
Tarihi olaylar geliştikçe ya da devletin başındaki insanlar değiştikçe devletlerin dış politikaları değişime uğramış. Sakince barış ile yaşarken birden sürtüşmeler başgöstermiş. Bunun sonucunda birçok insan ölmüş, öldürülmüş ve insanlar bulundukları yerleri terk etmek zorunda kalmışlar. Bugün Suriye'deki rejimin baskısı sonucunda ülkemize gelenleri gözlemliyoruz ve yaşıyoruz. Bu gibi birçok olay gerçekleşmiş tarihte. Bir tecrübe ediniyorsunuz ve demek ki olağan şeyler bunlar. Fakat acısı, sıkıntısı yüreklerde aynen tekrarlanmış. Bu tarihi olaylar üzerinden geleceğe bakış da netleşiyor. Tarih, geçmiş değildir.
Bazı kahramanlar tanıdım bu eserde hayatları zahmetli de olsa değerli kılınmış, örnek alınacak özellikte. Vecihi Hürkuş, Cengiz Topel, Boğazlıyan Kaymakamı masum Mehmet Kemal Bey gibi. Enver Paşa, Talat Paşa, Ganijev gibi hayatları hep mücadeleyle geçmiş insanlar. Bulundukları yerlerde mevkileri hızla yükselmiş, bazıları öldürülmüş ve bedelini ödemiş.
Teknik ve teknolojik olarak gemilerin batması, Yahudilerin toplu olarak öldürülmesi... Onlar da dikkatimi çekti. Facia başlığı altında yaşanan yakın tarih olayları... Sanki kitapta yok yok...
Mesela Almanya'daki Yahudi baskısı artmaya başladığı zaman Yahudilerin değişik ülkelere kaçmaya çalışması; başta Amerika ve Türkiye olmak üzere... Ülkemizde birçok bilim dalının kurulmasına öncülük etmiş olmaları ve bir çok aynı makamdaki Türklerden daha yüksek maaş almaları... Bunun yanında geliri düşük olan Yahudilerin 800'e yakını bir gemiyle İstanbul'a gelmeleri, 10 hafta gemide kalmaları ve sonra geriye dönerken batırılması... Bunlar niye böyle oldu diyoruz ama büyük oynayan birilerin hesapları/ kitapları... Bazen de fail-i meçhuller sonucunda kim vurduya giden ve yok olan hayatlar.
Sovyetler Birliği'nin dağılması, Azerbaycan, Karabağ, Bosna Hersek katliamları... Birleşik milletlerin iç yüzü, kendi çıkar ve menfaatlerine uygun olarak davranmaları... Bu kadar tecrübeyi şu kadar kısa zamanda gözlerinin önünde akıp gitmesi insanı bir serseme çeviriyor.
Hak hakikatin üstün olduğunu savunan güçlü devletlerin -Osmanlı vb. gibi) olmayışından kaynaklanan zulümleri bolca izliyorsunuz satırlar ve sayfalar boyu.
Prof. Dr. Tufan Gündüz’ün bereketli kaleminden süzülen bu bilgiler seri olacak sanırım.