Bir ayet-i kerime ile karşılaştım ve beni çok etkilediği için sizinle de paylaşmak istedim.  “Onların sözleri seni üzmesin (hüzünlendirmesin) Biz, onların gizlediklerini de  açığa   vurduklarını da biliyoruz. (Yasin Suresi 76. Ayet)

Her pazar sabahı dostlarla oturunca  teberrüken bir ayet-i kerime tefekkür edelim dediğim zaman önüme çıktı.

Böyle ayetlerle zihnimi yoruyor ve gerekli açıklamaları yaptığımı sanıyorum.  Bizimkisi sadece yorumlama çabasıydı, tefsir değil. Arkadaşlardan bazıları bu zihnî çabaya destek veriyor, eksikleri tamamlıyor, iş biraz daha genişliyor ve güzelleşiyordu.

 Mesela ayette “Onlar” dediği kimdir diye sorduğum zaman ayet-i kerime üzerinden cevap verisek ; “seni üzecek sözler söyleyen kişiler.”  Özel anlamda bunlar kafirler, müşrikler, münafıklardır. Peygamber Efendimiz (sav)'i üzecek sözler söylüyorlar.

Nedir bu sözler? Aklıma ilk gelen mesela “ebter” diyorlar Peygamber Efendimize. Yani kız evlatları olduğu için ve erkek evladı olmadığından (ilk yıllarında) dolayı soyunun kesik olduğunu söylüyorlar. Cenab-ı Allah buna itiraz ediyor Kevser süresinde “Asıl soyu kesik olanlar onlardır” diyor.  Peygamber Efendimiz (sav)'i göstererek  “Gökten haber aldığını söyleyen adama bakın!” deyip alay ediyorlardı.  Yine Miraç Gecesi Mescid-i Aksa'ya gittiğini, oradan da semaların üstüne çıktığını anlatınca, Peygamber Efendimiz orada da ciddi bir şekilde alay etmişlerdi.

Peygamber Efendimizi üzecek sözler söylenmesi, onun davadan dönmesine ya da biraz ağırdan almasına sebebiyet verebilirdi. Fakat Cenab-ı Allah, din uğrunda kendisine yapılan kötülüklerin doğru  yolda olduğunun işareti olarak belirtiyor. Hani Varaka bin Nevfel'e gittiklerinde Hz. Hatice ile. Nevfel  ne demişti? “Seni Mekke'den çıkardıkları gün, keşke sana yardım edebilseydim!” dediğinde, “Beni Mekke'den çıkaracaklar mı?” diye sormuştu Efendimiz. “Evet, bütün peygamberler bulundukları şehirden çıkarılmışlardır!” demişti Nevfel.

 Dolayısıyla önceki peygamberlerin başına gelen her şey, Efendimizin de başına gelmişti daha şiddetli biçimde. Hatta bir defasında “kardeşim Musa da çok zahmetler çekti” demiş idi.  Yine  “Yusuf Aleyhisselam'ın kardeşlerine dediğini diyorum bugün” deyip önceki peygamberlerin yolundan gittiğini söylemişti.

Özetle, davet yolunda giden peygamberler aynı yol üzerine devam ederler.  “Sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?” buyruluyor. Dolayısıyla hak yolu, tebliğ yolu, davet yolu böyle bir şeydir. 

Asr suresinde  “hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler” diye buyurulmasıyla yolun nasıl bir üzerinde olduğunu da anlatmış oluyor.

“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler” ayeti de açıkça beyan ediyor işte.  “Sana kötü söz söyleyenlerin amacı Allah'tan getirmiş olduğun vahyi inkar etmek, onu etkisiz kılmak ve kendi sistemlerinin devamını sağlamak.  Bu sebep olmasa yani vahiy olmasa senin varlığını zaten kabul edecekler. Hatta vazgeçesin diye  neler neler vaat etmişlerdi. Başımıza sultan ol,  hastaysan tedavi ettirelim, en güzel hanımlardan birini al vb. vaatlerle Peygamber Efendimizi yolundan çevirmek istemişlerdi.

 Bu bir teselli ayetidir, diye düşünüyorum “mahzun olma, üzülme” buyuruyor. Çünkü Cenab-ı Allah: “Kontrol bende” demeye getiriyor. Zira “onların gizlediklerini de açığa vurduklarında Allah bilir” ifadesi bize bunu söylüyor.

“Onların açığa vurduğu sözler” işte seni inciten sözlerdir.  Çünkü onlar söylemişler ve sen de onları duymuşsun anlamında. Lakin bir de gizledikleri yani kalbinden geçenler var. Bir kaşık suda boğar adamı, o sözler. Belki daha şiddetli, daha tehlikeli, işte onları da biz biliyoruz, diyor Rabbimiz...  Korkulacak bir mesele yoktur zira  kontrol Allah’tadır.  

Allah (CC), alemlere rahmet olarak gönderdiği peygamberini yalnız bırakmayacaktır ve sırtını sıvazlayarak “üzülme, kaldıramayacağın yükü, zaten sırtına vermeyiz” buyuruyor.

Bugün Peygamber (sav)'in yolundan gitmek isteyen, topluma iyiliği/ güzelliği tavsiye eden insanlar olarak çevremizdekilerden duyduğumuz olumsuz/kötü sözler bizi üzmemeli. Bizleri rahatsız eder böyle sözler ama vazgeçmemeliyiz. Yoldan dönmemeliyiz. Çünkü Efendimiz ( (sav): Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz, ben bu davadan vazgeçmem” demişti. Biz kararlı olursak Rabbimiz, bize kolaylıklar sağlayacağını söylüyor.

Zaten  Yasin süresinin sonunda “Allah ol derse her şeyin olabileceğini” beyan ediyor. Buradaki mesele, bizim mücadele edip etmememizle alakalı bir mevzudur. Eğer biz davanın hakkını verir, güzel bir şekilde hem temsil eder hem de tebliğ edebilirsek o zaman bu dünyada ve ahirette de korkulacak bir şey yok.

 “Allah seni yetim bulup barındırmadı mı?diye Duha suresindeki ayet üzere, Allah'a güveni tazelemek lazım.  Çünkü bu incitici sözler sadece bir başlangıç. Yani alay etme safhası, sonra şiddet safhası, sonra işkence safhası gelir ve vazgeçilmeye çalışırlar.  Vazgeçmezseniz Zekeriya  peygamber gibi öldürürler ya da Yahya peygamber gibi başını keserler. Fakat davadan vazgeçerseniz Allah’ın azabı  hiç bir şeye benzemez. O da bizim için ebedi bir kayıp olur ki Allah muhafaza eylesin. (Amin)

AHMET TAŞTAN