Ahmet Taştan'ın köşe yazısı

Selamünaleyküm, Bugünkü sohbetimizin konusu İslamiyet ve eğlence üzerine idi.

Şöyle sorular karşımıza geliyor Müslümanlar eğlenemez mi? Her zaman ahireti düşünüp somurtmak zorundalar mı ya da dünyanın zevklerinden istifade edemezler mi?

Müslüman gencin şahsiyet inşasında çok önemli bir noktadır burası? Çünkü modern dünya, bize eğlence üzerinden gerçek yurdun ahiret değil, dünya hayatı olduğunu vurgulamaya çalışır. Lakin Müslümanlar olarak dünyada da eğlenmeye hakkımız olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu eğlencenin çerçevesi, kuralları kendi inanç kültürümüz dairesinde olmalıdır.

Her konuda olduğu gibi Müslümanlar, eğlenirken Allah'ın haram kıldığını, yapmayın dediğini dikkate almak zorundalar. Bunun dışında biraz ufak kurallara uyduktan sonra herkes doyasıya eğlenebilir.

Mesela kızların kendi arasında eğlenmesi makbul görünürken kız-erkek karışık eğlenmesi hoş görülmemiştir. Kızların kızlara karşı örtülmesi gereken yerler ile kızların erkeklere karşı örtülmesi gereken yerler farklıdır. Dolayısıyla kızlar kendi aralarında hem yaradılışlarına hem psikolojilerine daha uygun düştüğü için daha rahat eğlenebilirler. Eğlenirken içki içmek ya da uyuşturucu kullanmak zaten yasaktır. İnandıkları için, haram kabul ettikleri için bunları yapmayacaklardır.

Lakin kafamızı karıştıran nokta şurasıdır. Modern bir hayat yaşarken Müslümanca eğlenmek kafamıza pek oturmaz.

Ne demek modern bir hayat? Sosyolog bir yazar diyor ki “modern hayat küfrün ta kendisidir.” Yani modernizm kurallarını, yaşam şartlarını; İslam dininin karşısına, karşıt olacak şekilde yerleştirmiştir.

O yüzden bir taraftan modern yaşamak isterken bir taraftan Müslümanca eğlenmek kafa kurcalar.

Sevgili öğrencim,

Eğer hakiki bir imana sahip Müslümanın hayata, olaylara ve durumlara bakışı Müslümancadır. Müslümanın hayatı monoton, tekdüze, tuzsuz renksiz bir hayat değildir. Ama eğlenceyi diğer kültüre göre tanımlarsak hakiki Müslümanlar bunu yapamazlar. Çünkü o tarz eğlence, insanı günaha sokar, bazen insanlık dışı hallere bile yöneltir. Çünkü eğlencenin kurallarını bilmeyen nefsine düşkün insanlar farklı olan her şeyden zevk almaya çalışır bazen aklını bazen de maalesef namusunu bile kaybedebilir. Bu onun için önemlidir ya da değildir. Sadece farklı bir şey yapmak, eğlence olsun diye yapmak istemiştir.

Budizm dininin kurucusu Buda bir prensmiş. Gece saraydaki kadınların eğlencelerini izlemiş. Geç vakitlerde onların yorgunluktan düşüp uyuduklarında ağızlarından akan salyalar (Ben öyle hatırlıyorum okuduklarımdan) bakarak tiksinmiş. Sabah erkenden sarayı terk edip uzun bir yolculuktan sonra incir ağacının altına oturup derin derin düşünmüş insanın Kamil bir insan olması için aç kalması gerektiğini düşünmüş.

Kur'an-ı Kerim'de Tîn Suresinde “incir ağacına” yemin edilir. Bazı alimler Budizm’in kurallarına bakarak Buda'nın elçi  olabileceğini düşünmüşlerdir. Bu burada kalsın tarihi bilgi olarak.

Eğlence kültürünün Müslüman gençleri nasıl etkilediğini görmek zor değildir. “Ciddi bir Müslüman olursam, genç yaşta kendimi İslamiyet'e adarsam eğlenemem, mutlu olamam, kaygısı insanları imandan ve İslam'dan uzaklaştırmıştır.