Mehmet Arif Selim'in Köşe Yazısı
Yıllar akıp geçiyor, 2023 yılını da yarıladık. Temmuz ayındayız artık ve her Temmuz dediğimde aklıma bitmeyen ihanet geliyor, milletini bombalayacak kadar canileşen FETÖ geliyor.
Milletlerin de kaderi vardır diye düşünürüm, bu milletin kaderi de gizli veya açık ihanetlerle sınanmaktır.
Hala ülkemizi tökezletmenin derdinde olan, hala her fırsatta ülkemizde fitne çıkarma derdinde olan FETÖ ihaneti tarihimizin en büyük ihanetidir.
Türkiye'nin yönetimini kadrolaşma yoluyla ele geçirmeye çalışan, bunu belli oranda da başaran bir yapıydı FETÖ. Bu kadrolaşma sürecinde gerçek yüzünü sinsice gizleyen, "hizmet" adı altında dini ve milli duygularını suistimal ettiği milletin parasını da, evlatlarını da rahatlıkla devşirirken, "karıncayı bile incitmez" pozlarını çok iyi takınıyordular. Hatta öyle iyi oynuyordular ki bu tiyatroyu, "hoşgörü" kelimesi ağızlarından düşmüyor ve adeta örgütün sloganı haline gleiyordu.
Örgütün bu görünen masum yüzü, milletin ve sonuçta kendileri de milletin içinden gelen devlet yöneticilerinin de bu örgütten kuşku duymasına engel oluyordu.
Tabii ki bu örgütün aslında bir batı taşeronu olduğunu bilenler vardı, ancak geniş kitleleri buna inandırmak çok fazla mümkün olmuyordu.
Öte yandan, bu örgütü batılıların elinden almak, örgüt elebaşı Fetoş Gulen'i ABD'den geri almak için hamleler yapılıyordu 201'lara kadar. Ancak bu mümkün olmayınca devlet (B)planını devreye alıp düğmeye basıyordu. Eş zamanlı olarakta, örgütün tasfiyesinden endişe etmeye başlayan emperyalist güçlerin emriyle, örgüt de kendisine engel gördüğü hükümetten kurtulmak ve paralel devlet değil, tamamen devlet olmak için harekete geçiyordu.
2009 sonrasında çok derinlerde başlayan savaş, 2011'de devletin "dershane" hamlesiyle yavas yavaş su yüzüne çıkıyordu. Zira örgüt için dershaneler insan devşirme ve para kaynağı idi.
Arkasından gelen onlarca FETö operasyonunu ve ihanetini yaşadık; MİT'i ele geçirmek için Hakan Fidan'a opersyon çekmek, MİT araçları, isyanlara çanak tutmak, terör örgütlerine alan açmak gibi...
2013 yılında yargı aracılığıyla darbe yapma girişiminde bulunduklarında, FETÖ mensubu olmayan tüm devlet harekete geçti ve Milli Güvenlik Kurulu kararıyla bu yapıyı devlet düsmanı bir örgüt olarak tescilleyerek, Paralel Devlet Yapılanması(PDY) adını verdi.
Artık kartlar açık oynanıyordu. Ancak PDY ile mücadele çok fazla etkili olamıyordu.Zira milletin bir bölümü bu yapının "cemaat" olduğunu sanmaya devam ediyor ve terör örgütü olamayacağını düşünüyordu. Yani derinlerdeki savaşı göremiyordu.
Öte yandan devletin pek çok kurumuna çökmüş olan fetö elemanları da PDY ile olan mücadeleyi engelliyordu.
Tüm bunların yanısıra, sırf hükümete karşı mücadele ediyor diye hemen hemen tüm muhalefet partileri de, bu mücadeleye destek vermedikleri gibi Fetö'ye destek veriyorlardı. İktidar partisinin içinden de bazıları bu mücadelede yer almıyordu.
Neticede dönemin Başbakanı olan Erdoğan, Fetö ile adeta tek başına çarpışıyordu, yanında çok az kişi yer alıyordu. Ancak milli devlet unsurlarımız, yeterince destek görmeseler de her yerdeki, her kurumdaki fetöcüleri tesbit ediyorlardı. Ordumuzun içindeki fetö mensupları da büyük oranda tesbit edilmişti.
2016'nın yaz döneminde yapılacak olan Yüksek Askeri Şura(YAŞ) toplantısında tasfiye edileceklerini öğrenen Fetö, toplantı öncesinde harekete geçerek 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini yaptı.
Hoşgörü abidesi rolü yapanlar milete bomba yağdırdı, tanklarla insanların üzerinden geçti, gerçek niyetini de gerçek yüzünü de gösterdi. Lütfen arama motoruna "15 Temmuz, tanklarla ezilenler" yazın ve paramparça olmuş şehitlerimizin, sansürsüz fotoğraflarına bakın.
Olayın kısa özeti bu, kolay unutuyoruz.
15 Temmuz'dan sonra askeriyemizden, emniyet teşkilatımızdan, istihbaratımızdan ve devletin her kurumundan on binlerce fetöcü temizlendi. Bu mücadele devam ediyor ve sonuna kadar etmeli. Zira bizim Fetö dediklerimiz aslında, CİA başta olmak üzere emperyalist batının isbirlikçileridir.
Emperyalist batı, bunları kullandığı sürece desteklemeye devam edecektir, uyanık olalım.
Bu vesileyle bir çağrı yaparak bitireyim;
"14 Mayıs'ta Türkiye'ye geliyorum, biletimi aldım" diyen fetö'nün firari olan Emre vardı. İki ay oldu gelmedi. Burdan çağrı yapıyorum, biletini ben alayımda gel. Neden gelmedin, güvendiğin dağlara kar mı yağdı? Ne kar yağmasıdır bu yaz gününde anlamadım....