Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

İnegöl’ün zengin tarihi ve stratejik önemi, 1299 yılında Türk hâkimiyetine geçmesiyle yeni bir döneme girdi. Bu dönem, yalnızca İnegöl’ün kültürel ve demografik yapısını değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda bölgenin ekonomik yapısında da köklü dönüşümlere yol açtı.

İnegöl’ün Türk-İslam beldesi olarak şekillendiği bu süreçte, yerleşim yerlerinin kurulmasında ekonomik ve güvenlik boyutları ön planda tutuldu.

İnegöl’ün Türk-İslam Dönemi:
1299 yılından itibaren İnegöl’de Roma ve Bizans dönemi sona ermiş, Türk-İslam dönemi başlamıştır. Bu tarihten Cumhuriyet dönemine kadar İnegöl’de Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler de yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Ancak her geçen asır tükenen bu nüfuslar, Cumhuriyet döneminde tamamen kaybolmuştur. Bugün İnegöl, 719 yıldır Türk-İslam beldesi olarak bilinmektedir.

Ekonomik Yapının Şekillendirilmesi:
1299 yılında Türk hâkimiyetinin başlamasıyla birlikte, İnegöl Ovası’ndaki akarsular, akış yönlerine paralel olarak açılan küçük kanallar aracılığıyla daha küçük kanallara aktarılmıştır. Bu yöntemle hem su taşkınları önlenmiş hem de pirinç ekimi için uygun alanlar oluşturulmuştur. Sulak arazi gerektiren pirinç ekimi, İnegöl Ovası’nın büyük bir kısmında gerçekleştirilmiş ve bu yolla su baskınları da kontrol altına alınmıştır.

Yerleşim Yerlerinin Kuruluşu:
Fetih edilişinin ilk yıllarında, bölgenin coğrafi ve ekonomik özellikleri dikkate alınarak Su-Sığırlık, Sığırtmaçlı, Çoban ve At Oğlanları adıyla dört köy kurulmuştur. Bu köylerde manda, sığır ve at gibi büyükbaş hayvanlar ile keçi ve koyun gibi küçükbaş hayvanlar yetiştirilmiştir. Yerleşim yerleri, ekonomik ve güvenlik boyutları göz önünde bulundurularak derbentler, vadi geçitleri, akarsu ve dere ağızları gibi stratejik noktalara kurulmuştur. Köyler, İnegöl Ovası’nın etrafına birer tespih tanesi gibi dizilmiştir.

İnegöl'de Stratejik Yerleşim Yerleri:
İlk yerleşim yeri olan Kulacahisar’dan başlayarak saat yelkovanı yönünde sıralanan köyler arasında Süpürtü, Eymür, Küçükyenice, Kurşunlu, Özlüce, Kınık, Çitli, Hamamlı, Gündüzlü, Orta Köy, Karacapaşa, Deydinler, Subaşı, İsaören, Hocaköy, Cerrah, Edebey, Yenice, Akıncılar, Akhisar, Alanyurt, Kozulca, Şibalı ve Yiğit yer almaktadır. Bu köyler, Türk hâkimiyet döneminde ilk tesis edilen, halk dilinde “yerli köyler” olarak bilinmektedir ve kuruluşlarında geçim ve güvenlik ön planda tutulmuştur.

İnegöl'de Stratejik ve Ekonomik Değer Taşıyan Köyler:
Osmanlı’nın ilk şehidi Baykoca’nın şehit düştüğü HamzaBey’den başlayarak, Tokuş, Boğazköy, Çavuşköy, Kızıl, Sungur Paşa, Koçi, Karalar, Karamıklar ve Şehidler gibi köyler de stratejik mevkilere kurulmuştur. Mezit Deresi vadi tabanında kurulan Eski Karacakaya ve Yeni Karacakaya köyleri ile Timurdere mevkiinde kurulan Konurlar köyü de bu nitelikte olan yerleşim yerlerindendir.

Uludağ ve Domaniç Dağları Eteklerindeki Köyler:
Turguteli olarak anılan Uludağ ve Domaniç Dağları’nın etek bölümünde doğu-batı istikametinde sıralanan köyler arasında Ilıca, Saadet, Maden, Paşaören, Kirles, Sarıpınar, Doğanyurdu, Suluköy, Genci, Turgut Alp, Kayapınar, Kıran ve Baba Sultan bulunmaktadır. Bu köyler, stratejik ve ekonomik düşüncelere dayalı olarak bulundukları mevkilerde kurulmuşlardır.

Sonuç:
İnegöl’ün tarihi ve ekonomik yapısı, Türk hâkimiyeti döneminde büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Coğrafi ve ekonomik faktörler dikkate alınarak kurulan köyler, bugün de bölgenin zengin tarihi mirasını yansıtmaktadır. İnegöl’ün yerleşim yapısı, stratejik düşüncelerle şekillendirilmiş ve bu yapı, bölgenin ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlamıştır.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!

(DEVAM EDECEK)