Değerli dostum,
Gerçekten her biri dikkate değer bir başlık. Titizlikle okunması gereken satırlar var ama benim, altını çizdiğim yerlerden seçtiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
“Türkiye tarihinde batılılaşma hareketiyle beraber İslam'ın, devlet ve yönetici elit kesiminde bir problem haline gelmeye başladı” bir milletin bin yıldan fazla zamandır temel bir geçmişi olan İslam neden bir problem haline gelmiştir?”
Çok yakıcı sorular bunlar. Dünya ve ahiretimizi mamur edecek İslam'ın bu şekilde ifade edilmesi bana dokundu.
Ama akademik bir tartışmayı ortaya koyduğu için de merakla okumak zorunda kaldım.
Çünkü günümüzde de var olan bakış açısı bu. Tanzimat’tan beri Batılılaşmacılar, İslam'ı hep gerginliğin, ilkelliğin, sorumlusu olarak görmüşler ve Türkiye'yi çağdaşlaştırmak için onu siyasal, hukuki, toplumsal ve hatta kültürel alının dışında tutmanın gerekliliğine inanmışlardır.”
Cümlesi çok doğru bir tespit. Lakin yurdum insanı boş durur mu onlar da şiddetle karşı koymuşlar.
İşte bu durumun mücadelesi o günden bugüne gazete, parti ve benzeri her ne varsa tarafgirleri olarak devam etmiştir.
Yani, Tanzimat’tan beri Osmanlı temel kodları itibarıyla ikircimli bir toplum olmuştur.
Birlik ve beraberlik içinde tek yürek olarak temel ve milli meselelere bakamaz bir hale gelmişiz o günden bu güne.
Bugün bile çok basit bir sokak köpekleri konusunda hemen ikircimlilik oluşuyor.
Değerli dostum,
Kitabın daha girişinde çok kabul gören bir cümle yazmış.
“İnsanlık tarihi ile eş zamanlı olan din duygusunun, toplumların hayatında çok önemli bir yer tuttuğunu ve kültürün yaratılmasında rol oynayan faktörlerin başında geldiği Durkheim sosyolojisinin ileri sürdüğü ve çoğunlukla kabul gören bir vakadır.”
Ki buna ben de her zaman katılırım ve ifade ederim yeri geldiğinde. Sonra diğer yazarların/düşünürlerin fikirleri ele alınmış.
Çok detaya girmeyeceğim ancak Türklerin Müslüman olması konusundaki yaygın olan kanaatlerin eleştirilmesi benim dikkatimi çekti.
Yani “Türkler İslamiyet'e yatkın bir karaktere sahiptiler. O yüzden çabucak İslamiyet’i kabul ettiler.” cümlesinin gerçeği tam olarak yansıtmadığını beyan ediyor.
Akademik makaleler olduğu için detaylı ve sınıflandırmalı paragraflar görüyoruz. Yazarımız akademik çevreye de baltayı indiriyor kimi yerlerde:
“Türkler ve dinleri konusu gibi çok ciddi ve önemli meseleyi dünya standartlarına uygun bir kalitede ortaya koyan bilimsel eserler ve kurumlar yok.” diyor. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)
AHMET TAŞTAN