Mehmet Arif Selim'in köşe yazısı
En sondan başlayalım; İstanbul'da bir okulda, 16 Haziran Cuma günü yapılan karne töreninde, sözümona öğretmenin biri, ilkokuldaki öğrencileri, tahtaya lgbt sembollerinin renklerini çizip onun önünde fotoğraf çekip paylaşmış.
Böyle bir şeyin o minik yavrularla ilişkilendirilmesinin mantığı nedir?
Bireysel olarak sapık olabilirsin, git evinde istediğin gibi davran, karışan mı var? Sana sapık olma diye dayatma tapan mı var, senin o çocuklara ve topluma sapıklık dayatmaya ne hakkın var?
1739 sayılı Milli Eğitim Kanunu; "milli ve manevi değerlere dayalı eğitim" vermeyi emrediyor, bu kanuna uymayacaksan öğretmenlik yapma, git başka iş yap.
Bir diğer mevzu. TÜSİAD açıklama yapmış ve demiş ki; " İstanbul Sözleşmesi geri gelsin..." Ne alaka ya, siz ekonomi ile ilgili bir kuruluşsunuz, bu kadar ekonomik sıkıntı varken sapkınlığa alan açacak bir sözleşmenin derdine düşmenizin ve bunu topluma dayatmanın mantığı nedir? Sapkın akımlar yaygınlaşınca ekonomi mi düzelecek?
Yurt dışından son hafta yasanan bir örnek. Beyaz Saray'da ABD başkanı LGBT'lileri ağırladı ve dünya çapında reklamlarını yaptı bir kez daha. Küçük çocukların cinsiyet değiştirmelerine destek verdi ve buna karşı çıkanlarla mücadele etmekten bahsetti. Dünyada çok çok az insanı ilgilendiren bir konu, işte bu şekilde dünyaya pazarlanıyor ve dayatılıyor.
ABD'den, Türkiye'de lgbt'yi meşrulaştırmaya çalışan 22 Sivil Toplum Kuruluşu'na para gönderildiğini de not düşelim buraya.
Bazı şarkıcılar ve dizi oyuncularının sapkınlığa destek verdigine, ödül törenlerindeki konuşmalarında sapkınlığı savunduklarına sahit olduk defalarca. Bu dayatmayı yaparkende, iki kavramın arkasına saklıyorlar gercek niyetlerini; Kadın hakları (cinsiyet eşitliği) ve özgurlük.
Bir, kadın haklarıyla lgbt'nin uzaktan yakından alakası yoktur, bu bir kandırmaca ve hedef saptirmadıdir, maskeleme çabasıdır. Cinsiyet eşitliği anlamında ne sorun vardır bu toplumda, söyleyin de bilelim. Erkeğin sahip olduğu ve kadının olmadığı hangi hak var? Varsa birlikte dile getirelim, bu mevzuyu sapkınlığa kılıf yapmayın.
İki, özgürlük diyorsunuz ya; özgürlük her istediğini yapmak mıdır? Dini, milli, kültürel değerleri yok etmeye çalışmak, aile kurumunu ortadan kaldırmaya çalışmak gibi bir özgürlük mü var?
Toplumun %99'undan fazlasının değerlerini koruma, neslini koruma özgürlüklerini yok sayıp, böyle bir dayatmayı yapma hakkını nerden alıyorsunuz?
Medya, sinema, müzik, siyaset, spor gibi alanlarda bu kadar sahiplenilmesi ve desteklenmesi, lgbt denen sapıklığın ciddi bir küresel operasyon olduğunun açık kanıtıdır. Doğuda batıda, dünyanın he toplumunda dini, milli değerleri ve aile kurumunu hedef alan bir psikolojik terördür bu.
Küçük küçük girişimlerle yaygınlaştılmış ve daha da yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Tepki verilmedikçe, önlem alınmadıkça normalleşecek, normalleştikçe de yaygınlaşacaktır. Bu konuda tüm bireyler olarak duyarlı ve sorumlu davranmalıyız. Çocuklarımızın ve gençlerimizin, bırakın öteki dünyasını, bu dünyasını bile mahvedecek olan bu tür sapkın akımların, özgürlük, cinsiyet eşitliği gibi maskelerle ve kandırmacalarla topluma dayatılmasına seyirci kalmamalıyız. Bugün seyirci kaldığımız şeylerin yarın çocuklarımızda veya torunlarımızda karşımıza çıkması kaçınılmazdır.
Hangi birimiz çocuklarımızın böyle bir hayat yaşamasını isteriz, bi düşünelim.
İblisi fikir ve akımların ülkemizi ve dünyayı tehdit etmesine karşı vurdumduymaz olmayalım, bu vebale ortak olmayalım.
Ve bu tip mevzulara, milli mesellere, ideolojik gözle bakmayalım. Gönül verdiğimiz şarkıcılar veya siyasetçiler bu sapkınlıkları savunuyor diye, biz de savunmak zorunda değiliz. Özgür irademiz ve aklımızla düşünerek tavır takınalım, bu tip önemli meselelerde.
Allah, Batıl'ın her türlü tuzağından korusun milletimizin ve Ümmet-i Muhammed'in çocuklarını.