Şehadet mertebesine ulaşmış birinin ardından hangi kelimeler onun tattığı lezzeti anlatabilir ki. Bir ömür mücadele ile geçince beklenen şey sadece şehadet mertebesi olsa gerek.
Bu mertebe Allah'ın, seçtiği kullarına nasip ettiği bir makamdır. Fakat ayeti kerimenin bize yüklediği bir sorumluluk da var. Bu yolda söz vermek. Ne diyor ayeti kerimede: “Mü’minlerden öyle erler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri söze hep sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirdiler ve şehid oldular. Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23)
Bu ayet-i kerimeyi tefekkür etmek gerekir. Müminlerden öyle erler vardır ki... Herhangi bir insan değil, herhangi bir mümin de değil... Hayret edilecek, hayran olunacak, örnek alınacak, keşke ben de onun gibi olsam denilecek bir mümin.
Şimdi bir şehidin arkasından yazıyoruz bu sözleri. “Önce torunlarını ve oğullarını, sonra yakın akrabalarını şehit verdi. Hiç sızlanmadı; Takdir-i İlahi’ye rıza gösterdi ve mümince duruşun timsâli oldu. Şimdiyse canını Hak yolunda vererek şehadet şerbetini içti ve emaneti, ardında müminlerin şahitliğiyle “şehid” olarak Rabbine kavuştu…”
Böyle hakikatli cümleleri kaç insanın ardından yazar kalemler? Kaç insan yaşar böyle bir kaderi? Temennimiz hep aynıdır. “Makamı cennet, mertebesi Firdevs olsun…Ümmetin yiğit evladı, kahraman bir baba, şefkatli bir dede, cesur bir lider. Her yönüyle örnek bir Müslüman olan İsmail Haniye şehadet mertebesinde Rabbine döndü. Rabbim şehadetini mübarek eylesin.
İsmail Heniye diyordu ki bir sözünde: "Ölmekten korkmuyorum. Benim hayatım İslam’a feda olsun. İslam ve ümmet, söz konusuysa benim hayatımın hiçbir önemi yok. Biz ya hür yaşayacağız ya da şehit olarak öleceğiz.”
Mektebinde, şehadet olan bir millete, esaret yoktur. "Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil" demiş Yunus Emremiz. Özgür ruhlar, onuruyla yaşar ve onuruyla göçer giderler ebedi âleme.
“Onun şehadeti, Müslüman liderlerin onurlu davranmasına vesile olsun.” Temennisi güzel bir temennidir. Şehadet, bir mektepse şehitten öğreneceğimiz çok dersler vardır. En büyük ders ise ümmetin birliği, ümmetin bütünlüğü ve güçlü olmasıdır. Zafer sabredenlerindir.
Onun şehadeti konusunda sözün en büyük sahibi neler demiş bir kulak verelim: Hamas İslamî Direniş Hareketi:
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla... "Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, bilakis onlar Rableri katında diridirler ve rızıklandırılmaktadırlar."
Hamas İslamî Direniş Hareketi yüce Filistin halkına, İslam alemine, Arap halklarına ve vicdanlı tüm özgür insanlara başsağlığı diler. Hareketimizin lideri mücahid İsmail Heniye, İran'ın yeni seçilen Cumhurbaşkanının yemin törenine katıldıktan sonra Tahran'daki ikametinde siyonistler tarafından gerçekleştirilen hain bir saldırı sonucunda şehid oldu.” “Biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz.” Bu bir cihaddır: ya zafer ya şehadet.”
İnsan genetiği bozulmuş, ve insanların başına bela bu siyonist çeteler, yeryüzünden temizlenmedikçe dünya huzur yüzü görmeyecektir. “Fitne kalmayıncaya ve dinde Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın” emri ilahisinin hikmetini bir kez daha idrak etmiş bulunuyoruz.
“Şimdi, Gazze’nin şehidler kervanına bir büyük mücahid daha katıldı. Filistin davasının siyasi lideri, ailesinden onlarca şehid vermiş İsmail Heniyye kardeşimiz, inandığı gibi yaşadı, yaşadığı gibi öldü. Filistin davasına adadığı ömür, verdiği mücadele nesillere örnek oldu.” Cümlelerini okumak insanda bir gıpta duygusu oluşturmaz mı?
AHMET TAŞTAN