"Bir dem gelir şâdân olur, bir dem gelir giryân olur”

Ses tekrarının ve kafiyenin sebep olduğu ahenk Türkçe'nin lezzetini damağımıza damlatıyor. Bunu hissedelim burada.

Gönlümüz halden hale durumdan duruma değişiyor, bazen bir başarı, bir kazanç, bir yenilik vb. durumlar karşısında mutlu ve memnun oluyor. bazen bir kaybediş, bir olumsuzluk, bir hastalık veya ölüm karşısında hüzünleniyor, ağlamaklı oluyor.

Tüm bunlar, duyduğu ve gördüğü olaylar sonucunda olan şeylerdir. Peygamber Efendimiz(sav)'in buyurduğu gibi:

“Müminin başına bir kötülük isabet etse sabreder, sevap kazanır; bir iyilik gelse şükreder, yine sevap kazanır."

Yani gönlümüz ister handân/şâdân (gülen) olsun ister giryân (ağlayan)olsun Rahman’dan uzağa düşmemesi gerekir. Şairin dediği ile ufak bir ilinti kurabiliriz burada.

Şiiri telefon ekranından takip ettiğinden ikide bir parmağını dokunduruyordu ekrana kapanmaması için.

O esnada on yıl önce dernek çalışmalarında bulunmuş biri doktora ikisi yüksek lisans öğrencisi olan üç kız kardeş sessizce meclisin kıyısına ilişti.

Bu sıcak yaz tatilinde hiç aksamadan devam eden meclis bir hayli kalabalık olmuştu.

Küçükler, tanımadığı fakat geçmişte aynı mekanda aynı kır saçlıdan sohbet dinleyen ablalarını görünce mutlu oldular.

“Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmuş gibi,

Bir dem beşâretden doğar, hoş bağ ile bostân olur”

Yüce Allah'ın tecelligâhı olan gönül, bin bir halden hale geçer, içinde bulunduğu zaman, mekan  ve olayların etkisiyle. 

Zemheri soğuğu yaşanan bir kış gibi, cümlesinde olaylar karşısında soğuk kalmak, iletişimsiz olmak,  gelişime açık olmamak, tepki vermemek yani “kalbin, hikmeti anlamayacak bir hal alması manasına gelir” diyeyim anlıyormuş gibi olsun cümlem.

Belki bilemediğim tasavvuf terimleri ile açıklanacak bir hal de olabilir.

“Beşaretten doğar deyince bazen de müjde dolu olur.

Ufak bir araştırma ile şunları da söyleyelim. Kabz, el ile tutma, bast ise açma ve yayma manasına gelir.

Mefhum olarak kabz, ruhen tutukluluk, içine kapanma, bir şey düşünmeye ve söylemeye isteksizlik demektir.

 Bast ise ümitle dolma, ruhen genişlik ve coşkunluk, anlama ve idrak etmede açılma halidir.” (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

AHMET TAŞTAN