Mehmet Arif Selim'in Köşe Yazısı
Son yüz yıla hatta son on yıla bakıldığında dünyanın sürüklendiği noktanın bataklık olduğu ortada. Bir sürüklenme durumu olduğuna göre bu eylemi bir yapanın olduğu da muhakkak.
İki dünya savaşı, ardından 'Soğuk Savaş' ve yanısıra Kore, Vietnam, Cezayir Afganistan vb. pek çok savaşlar ve işgaller yaşandı.
SSCB'nin dağılması, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve iki Almanya'nın birleşmesi (1989-90) sonrasında dünyayı sürükleyenlerin senaryoları hem sıklaştı hem de daha acımasızlaştı.
Somali, Çeçenistan, Bosna, Karabağ, Irak, Afganistan vb.savaş ve işgalleri yaşandı. Tüm bunlar yüz milyondan fazla insanın ölümüne, yüz milyonlarca insanın sakat kalmasına yol açtı.
Bunlarla eş zamanlı olarak, darbelerle, terör örgütleriyle, çıkarılan iç karışıklıklarla ve iç savaşlarla acılar daha da katlandı, ülkeler bölündü, on milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı.
Yine bunlarla eş zamanlı olarak, ülkelerin kaynaklarına çöküldü, zenginlikleri sömürüldü, insanlar açlığa mahkum edildi, dünyada müthiş bir gelir adaletsizliği meydana geldi.
Yukarıda özetlenen olaylarla dünyayı maddi olarak karanlığa sürükleyenler, insanların dinlerini, dillerini, kültürlerini, aile yapılarını hedef alan ahlaksızlıkları yayarak insanlığı manevi olarak da karanlığa sürüklediler.
Dünyanın sürüklendiği bu noktada görünen o ki; gelecek günlerde dünyayı daha fazla karanlık beklemektedir.
Salgın hastalık ile tedarik sistemini hedef alanlar, terör ve Rusya-Ukrayna savaşı savaşlar ile, Afrika'daki darbeler(En son Gabon'da darbe oldu, son birkaç yılda altı darbe oldu..) gibi hamlelerle; enerji pahalılığı üzerinden ekonomik krizler derinleştirilmeye, ülkeleri kendilerine daha çok muhtaç hale getirmeye çalışmaktadırlar.
Bu emperyalist - vicdansız güçlerin dünyayı paylaşma ve 'yeni dünya düzeni' kurma yolundaki çekişmeleri her geçen gün sertleştiği gibi, sorunların düğümlenmesi neticesinde daha büyük çatışma yaşanması ihtimali artıyor. Daha açık söyleyelim: Artık sık duymaya başladığımız 3.Dünya Savaşı ihtimali artıyor. Mevcut şartlardaki emperyalist kavgaya, düğümlenen sorunlara, uzatılan savaşlara, beslenen terörist kuklalara, ekonomik sıkıntılara baktığımızda, yaşananların 1.ve 2.Dünya Savaşı öncesinde yaşananlarla hemen hemen aynı olduğu görülmektedir.
Dünyamızı bu noktaya sürükleyenlerin büyük oranda 'Tek Dünya Devleti' kurmak, 'Tanrıyı kıyamete zorlamak' gibi ideolojik, daha doğrusu inançsal bir motivasyonlarının da olduğunu not düşelim buraya. Yani tek mesele ekonomik çıkar meselesi değil...
İnsanlığa yön vermek, insanı yaratılış fıtratından uzaklaştırmak, dünyayı kontrol etmek için, adına 'Büyük Sıfırlama' dedikleri planlarını da uygulamaya çalışıyor birileri, bu toz duman arasında....
Sürükleyenleri tanımak, onlarla mücadele edecek irade ve gücü ortaya koymak zorundayız. Gelen günler, geçen günlerden daha güzel olsun istiyorsak yapılması gereken budur.