Mehmet Arif Selim'in köşe yazısı.

Osmanlı'yı nasıl böldülerse, Türkiye'yi de aynı şekilde bölmek için çalışıyor Emperyalist Batı. Üstelik geçmişteki ile aynı taktikler, aynı söylemler ve hemen hemen aynı eylemlerle. Osmanlı bölünmeliydi,  zira Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Afrika'da,  Balkanlar'da, Akdeniz'de, Karadeniz'de batı hegomanyasının kurulabilmesi için bu şarttı. Yani Osmanlı bölünürse, sadece bir devlet bölünmüş olmayacaktı; dünyanın en jeopoltik alanları ile birlikte Türk-İslam dünyası da sömürgen batının kontrolüne girecekti.

Osmanlı'yı bölmek için ülke içinden işbirlikçiler buldular. Azınlıkları devlet vaadiyle isyan ettirdiler. O isyancı çetelere (teröristlere) her türlü desteği, parayı, silahı verdiler. Osmanlı'da sahip oldukları kapitülasyonları (ayrıcalıkları) kullanarak, o isyancıları siyaseten ve hukuken korudular.

O isyancılara karşı Osmanlı Devleti bir hamle yapmaya kaltığında ise psikolojik savaş tekniklerini uyguladılar. Özgürlük, insan hakları, eşitlik gibi kavramları kalkan yaparak bölücü teröristleri korumaya aldılar.Öte yandan planlarını uygulayabilmek için, ülke içinden devşirdikleri batıkafalıları örgütlediler, cemiyetler kurdurdar. Bu cemiyetleri birleştirip İttihat Terakki adıyla bir cemiyet-parti kurdular.

Ardından bu partiyi iktidara getirmek için  yurtiçi ve yurt dışında yayınlatilan gazete ve dergilerle algı operasyonalrını devreye soktular.Bu işbirlikçilere karşı devlet bir hamle yapınca, içimizdeki adamlarını korumak için, yine aynı kavramları kalkan yaptılar; hürriyet (özgürlük), musavat (eşitlik), adalet kavramlarının arkasına saklanarak emperyalist planlarını devam ettirdiler.

Bilerek isyan edenlerin, bilerek batılılara hizmet edenlerin yanında,  hangi planda figüran olduğunu, batılılar ve batıkafalılar tarafından nasıl kullanıldığını bilmeyenler de vardı elbette. Bunlar günübirlik algılara kapılarak hareket eden, batının taktiklerini ve büyük planlarını görmeyenlerdi. Sonra ne oldu? Tüm teröristler, azınlıklar, ajanlar, batıkafalılar ve kandırılanlar el ele verdi, işbirliği yaptı.

Onların bir araya gelmesi icin, ortak bir düşman gerekiyordu. Sömürgen batılılar ustaca o düşmanı zihinlerde oluşturdular; O düşman Abdulaziz, sonrasında Abdülhamid oldu. Abdulaziz'i öldürdüler.Tepe tepe kullanıldığından habersizce,  teröristlerle ve batı aşıklarıyla bir araya getirilenlerin çabalarıyla Abdulhamid'de tahttan indirildi.(1909)

Abdulhamit gitsin de ne olursa olsun diyenler;

- Teröristlerin katilliğini,

- Batikafalıların millete düşmanlığını,

- Batının büyük emperyalist planlarını görmeyecek kadar körleşenler el ele verip sonrasındaki dokuz yılda Osmablı'yı paramparça ettiler. 1918 itibarıyla milyonlarca canımız ve milyonlarca kilometre kare toprağımız gitmişti.

Özgürlüğü isyancılar ve bölücüler için isteyen, Osmanlı bakiyesi topraklara çöken sömürgen ve ikiyüzlü batı zevkten dört köşe olmuştu.

Peki onların planlarına bilmeden alet olanlar ne olmuştu? Ya ölü, ya yaralı, ya mülteci olmuşlardı. Ama en çok da pişman olmuşlardı. Ama son pişmanlık neye yaradı ki ?

Aslında meselenin Abdulhamid olmadığını, O'nu şeytanlaştıran batının derdinin ve asıl amacının Osmanlı'yı parçalamak oldugunu anladılar, pişmanlık şiirleri yazdılar, Abdülhamid'e gidip gözyaşlarıyla özür dinlediler ama ne çare... (Bu isimlerden biriside Milli Şairimiz Mehmet Akif'tir....!)

Atı alan sadece Üskudar'ı değil; Balkanları da, Afrikayı da, Mekke'yi de, Suriye'yi de, Filistini de, Bağdatı da Irak'ı da çoktan geçmişti. Hatta elimizdeki son vatan parçası olarak kalan  Anadolu' nun pek çok şehri de işgale uğramıştı.

Ne uğruna, üç bes çivili kavram, batı aşkı uğruna ve ahmaklık, kör nefret uğruna.

Teröristleri masumlaştıran, terörsevicileri meşrulaştıran, batıkafalıların peşine takılan, ABD başkanı Biden'a bile "mücahit" diyebilecek noktaya sürüklenen, tek bir sahısa düşmanlık ettiğini zannederken aslında ülkesine düşmanlık ettirilen vatandaşlarımıza hatırlattım geçmiste yaşananları. Allah rızası ve devletime karşı sorumluluğum gereği olarak vazifemi yaptım.Gerisini herkesin pasa gönlü bilir.

Batının Türk-İslam düşmanlığını ise tüm tarih bilir.

Bizim kimseden korkumuz olmadığını da hem tarih hem de batılılar iyi bilir. Buyrun gelin, sizden korkan sizin gibi olsun. MEHMET ARİF SELİM