Teşbihte hata olmaz, rahmetli annem bir sözünde şöyle derdi, ‘Oğul aç it hamur kersenini (ağaçtan yapılmış yuvarlak tekne) kırar. Siz hangi alanda hangi yeniliği ve gelişimi yaparsanız yapınız eğer insanların karnını doyuramıyorsanız sizin teknolojik ya da sanayii gelişmişliğinizin halk nazarında hiçbir anlamı yoktur. Kurum ve kuruluşların başında bulunan yetkililer halkın yaşamından o kadar uzaklar ki, insanların geçimi ile ilgili tavsiyeleri insanları çileden çıkarıyor. En son Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Yaş Dönemlerinde Beslenme adı altında insanlara beslenme önerilerde bulunuyor. Açıklamanın bir kısmı şöyle ‘Yaşam döngüsünün herhangi bir döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme nedeniyle karşılaşılacak sağlık sorunları, ilerleyen yaşlarda sağlık durumunu, bireylerin üretkenliğini, verimliliğini, yaşam kalitesini olduğu kadar sağlık harcamaları ve insan gücü kullanımını da yakından etkilemektedir.’ Bu açıklamayı okuyunca emekliler hangi alım gücüyle hangi sağlıklı ve dengeli beslenmeyi yapacaklar diye insan düşünüyor. Emekliler, aldığı maaşla sağlıklı beslenme şöyle dursun karınlarını doyurabilirlerse buna şükrediyorlar. Halk Sağlığı yetkililerinin sağlıklı beslenme önerileri emeklilerin yaşam döngüleri ile uyumluluk göstermiyor çünkü emeklilerin alım gücü bu yaşam döngüsünü çevirmeye yeterli değil.
Rahmetli annem başka sözünde de şöyle derdi ‘Oğul içten artan dıştan artmaz.’ Bunu demekle tasarruf yapmaya evin içinden başlamamız gerektiğini vurgulardı. Bilindiği gibi iktidar partisi bütün bütçe imkânlarını müflis tüccar gibi harcamış olacak ki emeklilerin hakkını vermekten imtina etti. Böylece emeklileri adeta açlığa ve sefalete terk etti. İcraatın içinde ki siyasilerin, ‘Efendim sokağın durumunu biliyoruz, enflasyon düşünce garip gurebanın hakkını vereceğiz.’ Şeklinde ki söylemlerinin benim nazarımda hiçbir hükmü şahsiyeti yok. İnsanları açlığa mahkûm etmek hiçbir iktidarın ve hiçbir siyasetin iştigal alanı içinde olamaz. Ne yazık ki bu konuyu birçok kez dile getirmiş olmamıza rağmen bütçe gerçekleri bahane edilerek emekliler açlığa ve sefalete terk edildi.
İşin özeti emeklileri açlığa mahkûm ederek bütçe dengelemesi yapılamaz. O zaman içten nasıl tasarruf yapılabilir bu konu üzerinde biraz beyin jimnastiği yapmak gerekiyor. İçişleri Bakanlığının Muhtarlık bilgi sistemine göre Türkiye Cumhuriyetinde 50.370 muhtarlık var, bunların 18.337 adedinin köy tüzel kişiliği haiz. Köy tüzel kişiliği haiz olmayan muhtarlıklar ne iş yapıyor ve Türk İdari Sistemi içinde ne iş yaparlar. Muhtarlar asgari ücret almaktalar bunun dışında kullanılan binalar var, bu binaların kirası, bakımı, onarımı, binaların elektrik, su, telefon, internet, ısınma giderleri var. Bir muhtarın sadece kendisinin devlete aylık maliyeti 23.502,94TL. 32.033 mahalle muhtarının devlete maliyeti 32.033 X 23.502,94= 752.869.677;02 TL. Mahalle muhtarlıkları kaldırıldığı zaman sadece aylık olarak ödenen maaşlardan 752.869.677;02 TL aylık tasarruf edilmiş olacak. Bu meblağa bina kiraları, bakım masrafları, elektrik su telefon, internet giderleri dâhil değil.
Başka bir tasarruf kalemi ise devlet tarafından zengin fakir ayrımı yapılmadan dağıtımı yapılan ders kitapları. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dağıtılan kitapların okutulması her ne kadar zorunlu hale getirilmiş olsa da bu işin uygulama imkânın olmayacağını dünya âlem biliyor. Hem özel okullara hem de devlet okullarına ücretsiz ders kitaplarının dağıtımına son verilmeli. Biliyoruz ki özel okullarda olduğu gibi devlet okullarında da ücretsiz ders kitaplarının yanına muhakkak değişik adlar altında kitaplar okul yetkililerince aldırılıyor, böylece ücretsiz ders kitaplarının bir hükmü kalmıyor. Buradan da bir içten tasarruf sağlanabilir.
Ücretsiz ders kitaplarının basımı ve dağıtımı da malum bazı kesimlere veriliyor böylece ekonomik faaliyetler belli zümrenin tekelinde toplanıyor. Oysaki ekonomik faaliyetler tabana ne kadar çok yayılırsa o ülkenin gelişmişliği o kadar çok artar. Dikey gelişmişlikten öteye yatay gelişmişlik benimsenmeli. Ne yazık ki ülkemiz, fertler arasında ki ekonomik farklılıklar bakımından üçüncü sınıf ülkelerin özelliklerini göstermekte. Fertler arasında ciddi ekonomik uçurumlar var. İşin özeti bazı tasarruf uygulamalarıyla elde edilecek bütçe tasarrufları emeklilerin aylıklarının iyileştirmesinde kullanılabilirse emekliler açlık ve sefalet girdabından belki kurtulabilirler. Yoksa rahmetli annemin dediği gibi hamur kerseni kırılabilir.
ÖZER YILMAZ