Ahmet Taştan yazdı

Sabah namazından sonra okuduğum bir ayetin anlamı şöyleydi:

“Rabbinizden yardım dilediğiniz zamanı hatırlayın. Hemen size, ‘Meleklerden peşi peşine gelen binlik kuvvetlerle ben size yardım edeceğim’ diye cevap verdi.” (Enfal 8/9)

Bir dem gelir, yazmak istersiniz sizi sarıp sarmalayan duygularınızı, kör kuyulara atan düşüncelerinizi. Lakin bazı olaylar, kendi ağırlığını olanca kuvvetiyle yükler kaleminizin ucuna, baskı yapar.

Kendi varlığını böylece yürekler dolusu hissettiren bir olayı görmezden gelmek insanlığınıza ters düştüğü gibi zamana ve tarihe de aykırıdır. Boyun bükerek ya da gönül vererek yazmaya başlarsınız artık.

İşte öyle bir haldeyiz bugün. Müslümanlar, Yahudilere büyük bir acı tattırmıştır Gazze topraklarında. Kavramları en üst anlamdan kullanmak isterken bütün Müslümanların buna sevinmesini ve bütün kafirlerin de üzülmesini temenni ediyorum.

Mavi Marmara olayında ve Maraş depreminde olduğu gibi gözümüz kulağımız oralardan gelecek haberlerde. Televizyon kanallarının yaptığı açıklamalar, merakımızı gidermeye yetmiyor.  Sosyal medya mecralarından ulaşabildiğimiz güzel haberlerin yanında insanlık dışı vahşi görüntüleri de izlemek zorunda kalıyoruz.

Rahat mekanlarda otururken böyle bir manzaranın insanlık adına kötü ya da çirkin olduğunu düşünüyorsunuzdur bir an benim gibi.  Sonra o zalimlerin, Müslüman çocuklara, Müslüman kızlara, Müslüman kadınlara ve fidan gibi yiğit delikanlılara yapmış olduğu zulümleri hatırladıkça... Ve  bu savaş 75 yıldır sürdüğünü aklımızdan çıkarmadıkca...  Halimiz bir başka oluyor, olmalı zaten.

Bir çıban başı gibi Ortadoğu'nun merkezine yerleştirilen Siyonist anlayış, her gün durduk yere müminlerin kutsal olan canlarına, mescitlerine, kitaplarına saldırıyor. Kendi kafasına göre kanunlar uydurarak işgalci bir zulüm uyguluyor.

Müslümanların, her şeye rağmen, onların sahip olduğu teknolojiden daha basit yöntemlerle yaptığı saldırı, bugüne kadar görülmemiş geniş çaplı bir saldırıydı.

Bir taraftan güç kuvvet toplayana kadar sabrederek hazırlıklarda bulunurken, diğer taraftan gözünün önündeki zulme “ya sabır!” çekerek dayanabilme cesareti göstermiş bu yiğitlerin, yepyeni bir destan yazdığına şahit oluyoruz. Yeryüzünün en kalabalık açık  hapishanesinde (Gazze’de) Siyonistlerin teknolojik gözleri önünde nasıl ve hangi yöntemlerle bunca silahı ürettiklerini, takdirle ifade etmeyeceğiz de neyi takdir edeceğiz?

Dünya çok değişik gündemlerle meşgul oldu ve her biri bir şekilde tarihteki yerini aldı ve alıyor. Fakat gündemden düşmeyen Filistin meselesi, tüm mazlum coğrafyaların sözcüsü konumundadır. Dünyanın hassas kalbi Filistin'de olanlar, herkesi en yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Siyonist Yahudiler dünyanın her tarafını sömürmekte ve kendi inanç çıkarlarına göre davranmaktadır.

Bu, imanla-küfün savaşına bigane kalmak Türk milletine asla yakışmaz. Her şeyden önce millet olarak olaylardan haberdar olmak, onlara dualar etmek, yanınızdayız mesajları vermek ve maddi yardımlarda bulunmak... Hatta gerekiyorsa Bosna Hersek savaşında yapıldığı gibi güçlerine güç katmak...

Bir an düşündüm acaba Amerika'nın yıkılışı buradan mı başlayacak? Hani inanılmayacak gibi duran söylemler var ya... Böyle 8-10 yıl içinde... İnsanın inanası gelmiyor. Koskoca bir devlet nasıl parçalanacak. Lakin tarih dedenin bize öğrettiği dersler hatırımızda. Hatta bizzat Türk milletinin tecrübe ettiği bir derstir bu. Osmanlı'nın tarih sahnesindeki vazifesini bitirmesi çok sürmedi. Burası parantez içiydi.

Allah yolunda savaşan müminlere Rabbimizin yardımı yakındır. Bedir’de meleklere de yardım eden Rabbimiz, “attığın zaman sen atmadın Allah attı”  demiştir. Rabbim bütün savunma sistemlerini yerle bir etmiştir. Güçlü görünen ama zayıf olduğunu en büyük harflerle ifade eden bu iki günlük olaylar müminlere heyecan vermiştir.

Elbette ki savaş, acı ve ıstıraplarla doludur ama bir o kadar da insana onur ve şeref kazandırır. Şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara da şifalar diliyorum.