Orhan Gazi,1361 yılında vefat edince yerine tek varisi olan oğlu Murad
Hüdâvendiğâr hükümdâr olmuştur. Sultan I. Murad, Ahî geleneğine bağlı olduğu için yönetim kadrosunu buna göre oluşturmuştur.

Hatta kendisini, resmen Ahî reisi olarak, tanımlamıştır. Ankara’da hâkim olan Ahîler ile ilişki kumakla beraber o da –ağırlıklı olarak- babası Orhan Gazi gibi Balkan ve Bizans cephesine ağırlık vermiş ve Edirne’yi fetheylemiştir.

Anadolu’da İsfendiyar oğlu, Karaman oğlu ve Germiyan oğlu beylikleri ile – yapılan evlilikler vesile kılınarak - dostluk bağları kurulmaya çalışılmıştır.

Orhan Gazi devrinde fethedildiği halde tekrar bağımsız hale gelen Ankara Ahîleri, Aksunğur aracılığı ile tekrar Osmanlılara bağlanmış ve bu arada Cebel-i Kırş veya Cebel-i Ermeniyye diye anılan dağlık yöreye geniş çapta Ahî geleneğine bağlı aşiretler, iskân edilmiştir ki sonraki yıllarda bu dağ silsilesi, Ahî Dağı olarak anılmaya başlamıştır.


Yapılan bu iskân işlemi sırasında Hacı Bayram-ı Velî’nin halifelerinden Akbıyık Sultan, Bursa’ya davet olunmuş; İnegöl-coğrafyasında bir kısım arazi, kendisine mülk olarak tahsis edilmiştir. İnegöl’ü ilgilendirmesi açısından bu tahsislerin en dikkat çekici olanı, Anastas-Yeri olarak nitelenen ve günümüzde: Akbıyık Köyü’nün üzerinde bulunduğu arazinin, Akbıyk Sultana bağışlanmış olmasıdır.

Anastas Efendi, İnegöl tekfuru Nikola’nın Ermeni Beli’nde Osman Bey’e karşı
hazırladığı ve kuzeni Baykoca’nın şehâdetine sebep olan pusu kurma tuzağını Osman Bey’e haber veren kişidir ki bu kişi, daha sonra Müslüman olmuş ve İmad Bey adını almıştır.

Harmankaya tekfuru Köse Mihal gibi Anastas Efendi’nin de Osmanlının kuruluşunda kayda değer hizmetleri olmuştur. Hüdâvendiğâr Livâsı
Tahrir Defterleri adlı değerli eserde bu konuda tespit ve tesciller, görülmektedir. Şu kadar var ki kaynaklarda bu isim,”Enestos “veya”Elestos” şeklinde de kaydedilmiş bulunmaktadır.

Akbıyık Sultan adına yapılan yer tahsisleri, daha sonraki yıllarda Sultan II. Murad tarafından da sürdürülecektir. İlerdeki bahislerde görüleceği üzere; Sultan II. Murad,1420’li yıllarda Cebel-i Kırş diye nitelenen yerde bir çok mezreayı, Akbıyık Sultan’a yine temlik edecektir ki bu yerlerde, günümüzde Tekke ve Cemiyet / İskâniye köyleri kurulmuştur.

Orhan Gazi, İnegöl coğrafyasında ve Geyikli Baba’nın şahsında Bâbî geleneğini temellendirirken oğlu Hüdâvendiğâr Sultan I. Murat da Akbıyık Sultan’ın şahsında Ahî geleneğini, Bursa ve İnegöl coğrafyasına taşımıştır.

İnegöl Ovası’nın kuzey cihetini oluşturan dağın, Ahî Dağı adıyla anılması, bundan kaynaklanmaktadır. Görüldüğü üzere Osmanlı’nın kuruluşunda bu iki tasavvufî geleneğin önemli rolü vardır. Fetih sonrasında İnegöl’deki sosyal hayatın oluşmasında ve de gelişmesinde bu iki tasavvufî akımın, geniş etkisi olmuştur.

Recep Akakuş Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar