Salih Erol'un Köşe Yazısı

Şimdi bahsedeceğimiz o gün resmî bir gün falan değildir. Tam anlamıyla sivil ve halkın daha önce emsâlini görmediği coşkulu, heyecanlı bir halk gündür o. Günü anlatmaya çalışan bu yazımızın içinde coşkuyu yansıtan bir fotoğrafa da yer vereceğiz.

Takvimler 23 Mayıs 1933 Salı gününü gösteriyordu. Uzunca bir süredir muhtelif cemiyetler ve ileri gelenler şahsiyetler tarafından programlanmış bir gündü o. İnegöl, belki de tarihinde hiç görmediği kadar kalabalık bir kitlenin bir araya geldiğine şahit oldu. Civar il ve ilçelerden gelmiş çok sayıda konuk vardı. Hatta bu misafirler bir –iki gün öncesinden İnegöl’e gelip her biri bir yere yerleşmişti. Gelenler içinde en ünlü isim herhalde Dinarlı Mehmet’tir. Şöhreti dünyaca bilinen o devasa pehlivanı duymayan yok gibiydi.

Yapılacak olan bir bakıma bahar şenliği gibi bir şeydi. Biraz ertelenmiş hıdırelez de denilebilir. Günün organizatörü İnegöl İdmanyurdu’dur. Ah, o koca kulüp! 1923’te kurulmuş o kulüp, sahip çıkamadığımız için yakınlarda kapatılmış dediler de o yüzden: “ahh” çekiyorum. Eski kurumlarını yaşatanlar ancak övgüye değer ilerlemeler kaydedebilirler. Demek o bakımdan şimdiki İnegöllüler sınıfta kalmıştır.

Neyse, biz o günü anlatmaya dönelim. İdmanyurdu, büyük bir güreş müsabakasına uzunca süredir hazırlanıyordu ve nihayet vakit geldiğinde, 23 Mayıs Salı sabahından oyunlar başladı. Güreşten önce kılıç kalkan oyunu başladı. Bu oyunu Hamzabey Köyü’nden Emin ve Osman efendiler oynadılar. İnegöl’ün en eski yerli köylerinden Hamzabey, ismiyle ve cismiyle tam tarihî bir yerdir. Orada belki de Hamza Bey’in yaşadığı zamanlardan, 15. yüzyıldan, kalma bir çift gerçek kılıç ve kalkan vardır. İşte, 1933 Mayıs’ının o sabahında adı geçen ikili bununla muhteşem bir gösteri ziyafeti çektiler.

Ahalideki coşkuyu arttıran sadece kılıç kalkan değildir; kılıçlar inip kalkarken İdmanyurdu bandosu tarihî marşlar çalmaktadır. İnegöl İdmanyurdu sadece bir futbol kulübü değildi. Çok sayıda sporu bünyesinde barındıran ve hatta özel bandoya bile sahip tam teşekkülü bir cemiyetti. İşte o bando, işinin tam ehli bir musiki muallimi olan İbrahim Bey’in yönetiminde kılıç kalkanı izleyen iki bin kişiden fazla insanı daha da coşturdu, çaldığı müziklerle. İbrahim Bey, mesleğinde sıra dışı bir kabiliyete sahiptir. Osmanlı ordusu bandosundan emekli bir zabit (subay) oluyor kendisi ve aynı zamanda bestekârdır.

Kılıç kalkan oyunundan sonra günün asıl etkinliği olan güreşler başladı. “Haydi bre pehlivan!!”sadasıyla meydanı onlarca pehlivan doldurdu. Yaşadığımız bunca değişme karşısında geçmişin birçok oyunu – eğlencesi çoktan tarihe karışırken, güreş hâlâ sevilerek yapılan bir spordur, değil mi? O gün İnegöllüler güreş seyretmeye doymuş olmalılar. Afyon, Kütahya, Bilecik ve Bursa’nın muhtelif yerlerinden kalkıp gelmiş çok sayıda pehlivan başaltıdan başa kadar güreşmişler. Öyle ki birçok nâmlı pehlivanlar, meydanı dolduran hayranlarına daha önce çekilmiş fotoğraflarından bile takdim ettiler. Günümüzde sanatçıların posterlerinin dağıtılması gibi bir şey bu.

Bizim İnegöl’den amatör ama çok güçlü pehlivanlar da çıktı meydana o gün ve enteresandır onlardan biri finale kaldı. Meşhur Dinarlı’nın rakibi oldu. İlk başlarda İnegöllü Ömer pehlivan Yenişehirli pehlivanı yenerek başaltı kategorisinden birinciliği almıştır.

Gün öğleden sonrasına evrilmekte ve güreşler uzadıkça uzamaktadır. Ancak ahali vakti, saati.. her şeyi unutmuşçasına kaptırmıştır kendisini. Günün akşama doğru ilerlemesi ve hatta yağmurun habercisi olarak ufukta bulutların belirmesine bile aldırmadılar.

Nihayet ikindiye doğru finale çıkan isimler belli oldu. Tabi ki Dinarlı Mehmet’ti birisi. Enteresan biçimde finalde onun karşısında birbiriyle yenişememiş iki rakip çıktı. Biri Bursalı Remzi ve öbürü bizim İnegöllü Mustafa. Düzenleme heyeti, Bursalıya peşin ödül verip çekilmeye razı etti onu.

Böylece Dinarlı ve İnegöllü’nün final maçı başladı. Mustafa pehlivanımız aslında bir çiftçi ve tam bir amatör ama dev cüsesiyle, özgüveniyle çıkmış finale. O gün başa baş yapılan son güreşte İnegöllü Mustafa, Dinarlı Mehmet’e yarım saat boyunca zor anlar yaşattı. Yurtiçi ve yurtdışında o güne kadar karşısına çıkmış rakipleri beş - on dakikada devirmiş Dinarlı, bizim Mustafa’yı öyle kolay yenemedi. Nihayet ve güçlükle kazanabildi Dinarlı.

İnegöl’de o pek heyecanlı, çoşkulu 23 Mayıs günü sabahtan akşama kadar olağanüstü geçen bir gün olarak tarih kayıtlarına geçmiştir. Biz, o özel günü Vakit Gazetesi’nden bulup aktardık size.