Sevgili dostum,

Yalnız yeri gelmişken yazarın cümle yapısı biraz farklı geldi. İki bölümlü olarak kurduğu cümlenin ön tarafı bir kanaati belirtirken bağlaç konumunda kullanılan kelimelerle derecelendirerek yeni bir anlama eviriliyor cümle.

“İyi bir dinler tarihi bilgisine sahip olmadan Türk sosyal tarihinin de yeterince anlaşılmayacağını söylemek istiyoruz.

Bu seviyeye ise sadece  batıda yapılmış araştırmalar aracılığı değil; onlardan da yararlanarak ama asıl, doğrudan doğruya birinci elden kaynaklardan yola çıkarak yerinde yapılırken gözlemlerle de takip etmek suretiyle Türk din tarihini inceleyip ortaya çıkarmak gerekir.”

Bu, çok sağlam ve  iyi bir tespit gibi geldi bana.

Değerli dostum,

Kitabı sayfa sayfa çevirip altını çizdiğim satırları, yanına yıldız işareti koyduklarımı, bazı duygularımı ifade eden kelimeleri, daire içine aldığım ibareleri...

 Her birini, tek tek sana yazmam mümkün değil. Zira çok değerli sözler var. Mesela biri şudur:

“Türklerin, İslam'ın ve İslam dünyasının Hristiyan dünya karşısında müdafii ve hamisi olarak savaşmış” olması değerli bir ifadeydi.

“Böyle bir konumdan geçerek Hristiyan Batı karşısında geri kalmışlığın sorumluluğunu, İslam'a yükleyecek bir çizgiye gelmiş olması çok acı verici.

Günümüzde de zaman zaman ateşlenen İslam'ı tehditmiş gibi gören tartışmaların temelleri Tanzimat döneminde atıldı.”

Bütün bunlar anlatılırken kitabın bazı sayfalarında yeri geldikçe “1979 İran ihtilalinden sonra militan zihniyet” kelimesi çokça geçiyor.

 Bunun yanında "400 yıl İslam dünyasını yöneten bir İmparatorluğun bakiyesi laik Müslüman ülke, “öteki” diye adlandırdığı Batı medeniyetinin mensubu olmak için ısrar ediyor.

Bu medeniyet tarihinde, ilk defa vuku bulan müthiş bir zihniyet değişiminin ifadesidir.” Yani bizim batıya kavuşmamız hala tam mümkün olmamış.

Sevgili dostum,

“Türklerin İslam yorumu” başlığı altında ilginç kelimeler okudum:  “İslam’ın sünnî yorumuna Ortodoks İslam;  gayr-i sünnî yorumuna da heterodoks İslam” diye isimlendirilmesi dikkatimi çekti.

Bu gayri sünnî yani Alevi-Bektaşi yorum için kullanılan bir ibare imiş.

Yakın zamanlarda Hacı Bektaşî Veliyi anma törenlerinde siyasiler tarafından bu;  “Alevi Bektaşi yorum, Türklerin yapısına daha uygun olduğu söylenmiş ve sünnî İslam yorumu göz ardı edilmiş, ikinci plana atılmış.”

AHMET TAŞTAN