"ÖNCÜ ŞAHSİYETLER" KİTABI-2

Abone Ol

Rusya Müslümanların müdafii Abdul Reşit İbrahim Efendi'nin hayatını daha önce okumuştum. Japonya’ya gidip orada cami inşa etmesi ettirmesi ve birçok Japon’un Müslüman olmasına vesile olması beni kendisine hayran bıraktı.

Altayların cesur kartalı Osman  Batur...  Gözleri önünde kızını ve oğlunu öldürmeleri ve diğer çocuklarını 20 metrelik kuyuya atmış olmaları onu mücadelesinden vazgeçilmemiş. Esir düşmüş ve bir sürü eziyetten sonra kurşuna dizilirken, o kurşunların göğsüme saplandığını hissettim.

Bu güzel insanlar hakkında ne yazsak yeterli olmayacak zaten. Onların simasının film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmiş olması, ya da kendimi bir kabristanda her birinin mezar taşını okuyabilen bir insan gibi düşünmüş olmak beni daha farklı duygulara gark ediyor.

Sonra kendimle kıyas yapıyorum. “Benim de alim bir babam olaydı, okuma yazma bilmeyen ümmi bir adam yerine... Ben de böyle ilim aşığı, mücadeleci bir insan olur muydum?” diye soruyorum bazen.

Lakin okuma yazması olmayan bir adamın çocuğu olarak, okumaya düşkün olmak ve yerimizi/ duruşumuzu bu Müslüman ilim adamları ve mücahitlerin tarafında belirlemek de güzel tabii.

 Lakin modern, çağdaş, sömürgeci zihniyetin karşısında yer almak ve bu konuda kendimizi mücadeleci görmek yeterlidir, diyemem.

Lakin böyle özel insanların hayatlarını okumak, onların fikirlerini öğrenmek, onlardan sonra yolunu bayraklaştırdıkları mücadelenin devam ettiğini görmek, eserlerini okumak ve tesirlerinin huysuz bucaksız zaman ve mekana kavuştuğunu düşünmek insanı mutlu kılıyor.

İman ve İslam'dan almış oldukları bu şahsiyeti, karakterleri ile bütünleştirip güçlü düşman karşısında nasıl pervasızca mücadele ettiklerini öğrendikçe, batının göz önüne koyduğu sahte kahramanlıklarına hiç ihtiyacımız yoktur.

 Ve nice zamanlar Rabbimiz kendi yolunda mücadele edenleri yardımcı olmak ve zafer vermekle mutlu kılmışsa aralarındaki ihtilaflar yüzünden de bu imkanı kaybetmiş olduklarını gördüm.

Sonra yine günümüz Müslümanlarına çevirdim bakışımı. Maddi manevi birlik ve beraberlik ile ilgili hazırlıkları yapmazsak, ülkemiz üzerinde emelleri olan küresel güçlerin karşısında yenileceğimiz hissi uyandı bende. 

Kaç tane İslam mücahidi şehadete kavuştu. Geri kalan Müslümanlar, sömürgeler altında ezildi, kadınlara tecavüz edildi, çocuklarımızı kendilerine hizmet ettirilen birer mankurt haline getirildi.

Şimdi ülkemizdeki Müslümanların bir nebze rahat ettiği bu ortamı ufak basit sebeplerle kaybetme endişesi de yaşamıyor değilim.

Müslümanlar arasındaki ayrılıkları, çok iyi kullanmayı bilen İngilizler karşısında sağlam birlik olmadıkça maalesef tekrar aynı hatalı davranışlara sapacak ve zulümleri ekrandan izlemek yerine içimizde yaşayacağız belki de. Allah muhafaza.  

AHMET TAŞTAN