Salih Erol yazdı

Şimdikiler maarif gibi derîn bir kelimeyi ifade etmek için: “Eğitim – öğretim” diyorlar. Maarif erbabı bilir ki, öncelik ta’lîmindir (eğitim); ancak sonrasında tedris (öğretim) gelir. Maarifin iki önemli unsuru var: Eskimeyen dilimizden ifade edersek bunlar: Muallim ile talebedir. Allah’a çok şükürler olsun ki, maarifi ta’rif etmek zorunda değiliz henüz. O kadar yabancılaşmadık özümüze. Bu toplum geçirdiği bütün badirelere rağmen maarif kelimesi ile aşinalığını henüz yitirmemiştir. Bu yazımızda 1920’ler ve 30’lara ait bazı belgelerden yola çıkarak İnegöl’de eğitim hayatını ve öğretmen olmayı anlatmaya çalışacağız.

Geçenlerde arşivde bir belge buldum, 1924 yılına ait bu belgede İnegöl Türk Ocağı’nın bir girişiminden bahsediliyordu. Bu arada Türk Ocağı 1912’de kurulmuş; 1931’e kadar varlığını sürdürmüş muhteşem bir kültür ocağıdır. İnegöl’de de şube kurmuş hemen. Osmanlı’dan Cumhuriyete intikal eden bu kültür müesessemizin İnegöl Şubesi, yeni başkent Ankara’ya müracaat etmiş ve İnegöl muallimlerinin istifade etmesi için kitaplar gönderilmesini talep etmiştir. O dönemki adıyla Maarif Vekaleti (MEB) bünyesindeki Telif ve Tercüme Dairesi, bu talebe olumlu cevap vermiş ve 25 Eylül 1924’te İnegöl’e kitaplar göndermiştir.

Gönderilen kitapların listesinden birkaç kitap adı zikredelim: Tarih musahabeleri (Abdurrahman Şeref Bey), Küçük Asya (Charles Texier), Felsefe Tarihi (Mustafa Rahmi), Türk Tarihi (M. Şemseddin), Türk Diline Medhal (Veled Çelebi), Çocuk Ruhiyatı, İktisad Tarihi (M. Vehbi), Altun Işık (Z. Gökalp), Hendese Dersleri (Hüsnü Hamid) …

Liste böyle uzayıp gidiyor sevgili okurlar. İnegöl muallimleri yüz yıl önce bu tür kitaplar okuyor ve talebelerini bu kitaplardan aldıkları bilgiler ışığında eğitmeye çalışıyorlardı.

Şimdi de biraz 30’ların İnegöl maarif dünyasından ve mualliminden bahsedelim. Fotoğraflı bir gazete haberi bizi İnegöl Hayriye Köyü’ne götürüyor. Köyün ilkmektebinin mezunları şerefine bir müsamere yapılmıştır. 1931 yılı yazında geçiyor bu olay. Amatör de olsa ilk kez köyde tiyatro oyunu oynanmıştır. Gazetenin ifadesi aynen şöyledir: “Köylüler, bu yeni âlem karşısında karşısında mütehayyir kalmışlardır”. Tiyatronun yanısıra piyango çekilişi yapılmış; biletler satılmıştır. Köyün muallimi Cemal Bey, müsamereden elde edilen geliri İzmir Menemen’deki Kubilay anıtı inşaatına bağış olarak göndermiştir. Bu Kubilay anıtının harcında İnegöl Hayriyeli çocukların harçlıkları bile var.

Gelelim İnegöl Ortamektebi’nin faaliyetlerine!

Ortamektebin kurulması tamamen halkın: “Arzu ve iştiyakı”nın eseridir. Köylerde ilkokul yapmakla meşgul devletin başta bu ortamektep için ayırdığı herhangi bir bütçe söz konusu değildir. 1932 yılı sonbaharında açılan bu eğitim kurumu 130 öğrenciyle başlamıştır. İnegöl halkı yılın ilk günlerinden başlayarak orta mektep için aralarında para toplamışlardır. 32000 liraya keşif bedeli yapılan inşaatın temel atma merasimi yapılmak üzeredir. Temel atıldıktan sonra 400 kadar gönüllü işçi gece + gündüz inşaatta çalışmışlar ve İnegöl’ün ortasında yükselen bu kültür abidesini vücuda getirmişlerdir. Binanın temel katı 45000 liraya tamamlanabilmiştir. Zeminin üstüne ileride bir kat daha çıkılabilecek şekilde yapılmıştır. 1935’teki ilk mezuniyetini dördü kız olmak üzere 71 talebe ile yapmıştır.

O dönemki adıyla Muhtelit Ortamektep 1932 – 33 ders senesi sonunda güzel de bir müsamere vermiştir. Mektep talebesi tarafından oynanan oyunun adı: “Fermanlı Hoca”dır. Oyuna uygun, özel kostümler giymişler ve gerçekçi canlandırmalar yapmaya çalışmışlar. Oyunun içinde zeybek oynanan sahneler de mevcut. Mektep Müdürü Zeki Bey ve bazı muallimler de oyuna eşlik etmişlerdir.

Bir diğer maarifli muallimli haberimiz 1935 senesi 23 Nisanından gelsin. İnegöl’de çocuk haftası kutlamaları haber yapılmış. Haberin fotoğrafında ellerinde bayrak taşıyan çocuklar görülüyor. 23 Nisan bayramı büyük tezahüratlarla kutlanmış. Ortamektep bahçesinde öğrenciler ve halk buluşması gerçekleştirilmiş. Çocuk Esirgeme Kurumu başkanı günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapmış ve ardından herkese kurumun bayrağından birer tane hediye edilmiş. İsmetpaşa Mektebi öğrencilerinin hazırladığı temsili bir oyun oynanmıştır. Merkez Mektebi otuz çocuğa yazlık elbise yaptırmış ve bu özel günde ihtiyacı olan çocuklara giydirmiştir.

Görüldüğü gibi İnegöl’de epey dinamik bir sosyal yapı mevcut, 30’larda. Bu dönemde İnegöl’de sinema bile vardır. Vakit 1934 Eylül’dür ve İnegöl’de artık sesli sinema bile gelmiştir. Tayyare cemiyetinin zafer bayramında başlayıp on günlüğüne kiraladığı Artistik sinemasının sesli – sözlü makinesi işlemektedir. Gösterilen filmler: İstanbul sokaklarında, Çanakkale, Paprika, Şehir Işıkları, Yavuz ve bir iki komedidir.

Son haberimiz 1936 ortalarından Son Posta Gazetesi’nden gelsin. “İnegöl’de Mektep hareketleri” başlıklı ilk haberde, Tahtaköprü Nahiyesi’nde inşaatı sona yaklaşan ilk mektepten bahsedilmiştir. Bu mektep beş sınıflıdır ve yeni eğitim – öğretim yılına yetiştirilecektir. İnegöl merkezdeki gözde okullardan Şükrü Naili mektebi, çok güzel bir sergiyle ilgi çekmiştir. Öğrenciler, bir yıl boyunca emek vererek yaptıkları el işi eserlerini sergilemişlerdir. Sergiyi ziyaret edenlere çay, pasta ikram edilmiştir.

İnegöl’de muallim olmak, 1920’lerde, 30’larda, şüphesiz ki çok önemli bir şeydi. Bendeniz 2010 – 14 arası İnegöl’de muallimlik yaptım ve bizim dönemimiz, maalesef, öğretmenin toplumda belirleyici olmak vasfını yitirdiği zamanlardır.