Salih Erol yazdı
Başlık biraz enteresan görünebilir ama şu gökkube altında insanoğlunun tarihinde bize böyle bir başlığı attıran olaylar da yaşandı. Nasıl mı? Devamı aşağıda:
Sene 1779 sonları.. Hicrî zamanla tarihlendirecek olursak 1193 senesinin Zilkâde’si. İşte, o zamanlarda pâyitaht İstanbul’dan İnegöl kadılığına resmî bir yazı gönderilir. Yazıda bir soru, bir de emir cümlesi vardır. Yazının sahibi Anadolu kazaskeridir. Bu kişi Osmanlı devletinin Anadolu coğrafyasının adalet işlerine bakan en yüksek rütbeli kişidir. Bizim İnegöl kadılığı da doğrudan ona bağlıdır.
Peki, üst makamdan sorulan soru ve verilen emir nedir? İnegöl Kadısı Halilzâde Mehmed Emin’e sorulmuş yazılı soru şöyledir: “İnegöl’de kalmış, salıverilmemiş Rus esir var mıdır? Varsa, bu esirler kimlerin elindedir? Esirlerin durumu nedir? Müslümanlığı kabul edenler var mıdır?”. Bu ciddi sorular gösteriyor ki, bundan yaklaşık 250 sene önce bu diyarlarda Rus esirler vardır. Bunların varlığını resmî belgeler de doğrulamaktadır.
Yukarıdaki soruların sahibi olan kazasker, yazısının devamında devlet adına bir de emir vermektedir. O emir de şöyledir: “İnegöl ve civarında Rus esirler varsa eğer, bunlar derhal güvenli bir şekilde İstanbul’a ulaştırılsın!”. Bahsi geçen esirler – kendi rızasıyla Müslümanlığı kabul edenler hariç- İstanbul’da Rus elçiliğine teslim edilecek ve buradan da ülkelerine gönderileceklerdir.
Şimdi, kıymetli okurlar! Bu esir olayı neyin nesidir? Bunlar nereden, nasıl olmuş da İnegöl’e kadar savrulmuşlardır? İşin aslı, esası nedir? Ve dahası burada gerçekten de Rus esir var mıymış? İnegöl kadısının cevabı nedir bu hususta?... Bu sorulara elimizdeki belgeler ışığında cevap verelim!
Osmanlı Devleti ile Rusya 21 Mart 1769’dan 21 Temmuz 1774’e kadar birbirleriyle büyük bir savaş yaptılar. Aslında Sultan III. Mustafa daha 1768 Eylül’de harp ilan etmişti de orduların fiilen savaşa başlaması ertesi senenin Mart’ının 21’inden sonra mümkün olabildi. Tam tamına beş buçuk yıl süren savaşta maalesef, bizim ordularımız ağır yenilgiler aldılar. Sonuç her ne kadar bizim için yenilgi olsa da bu savaşta ele geçirdiğimiz Rus esirler oldu.
İşte, bizim İnegöl’deki Rus esirler yukarıda bahsettiğimiz savaştan arta kalanlardır. Düşünün, savaşın üzerinden beş yıl geçmiş ve kazasker bizim İnegöl kadısına hâlâ Rus esir var mı diye soruyor.
Savaşa katılan İnegöllü beyler, askerler dönüşte yanlarında Rus esir asker de getirmiş ve bunları köle olarak kullanmışlardır. Bizim kadı M. Emin, gönderdiği cevap yazısında buralarda esir varlığını kabul ediyor. Kadı efendi, daha önce bu yönde bir soruşturma yaptığını ve on dört tane esir tespit ettiğini belirtmiştir. Dediğine göre, bunları sahiplerinden alıp İstanbul’a göndermiştir. Bundan başka buralarda herhangi bir savaş esiri kalmadığını da eklemiştir bizim İnegöl kadı efendimiz.
Sonuç olarak denilebilir ki, bizim buraların ilk kez Rus milletinden birilerini görmesi 18. yüzyılda (1700’lerde) olmuştur. Bu yüzyılda Osmanlı ile Rusya tam dört kez savaş yapmışlardır. Bu savaşlara İnegöl yöresinden de askerler katılmış ve bunlardan bazıları beraberinde düşman esir askerleriyle dönmüşlerdir.
Bir sonraki asırda ise durum değişmiş; Rusya bizim Müslüman – Türk Kafkas illerimizde ve Orta Asya ata yurdumuzda ilerlemiş; buralardaki ahali Rus esaretinden kaçarak Anadolu’ya ve Balkanlara göç etmişlerdir. Malumunuzdur ki, Kafkas ahalisinin en çok göç etiği yerlerden biri de bizim İnegöl’ümüzdür.
Nereden nereye? Esir - köle Rus askerlerinden…Rus zulmünden kaçıp gelmiş Müslüman muhacir ahalimize… Kim derdi ki, bizim bugünkü yerel nüfus yapımıza sebep olan Rus olacak? Bu tarih neler görmedi ki şu geçen zamanlarda.
Allah’ım, kâfir kavimlere karşı mücadelemizde bize yardım et!