Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz. Tahtaköprü yazımızın bugün ikinci bölümü sizlerle.
Tahtaköprü, tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan ve Osmanlı'nın erken yıllarına ışık tutan bir beldedir. İnegöl ile Domaniç arasındaki bu bölge, Türk hâkimiyetinden önce de önemli bir kavşak noktasıydı. Bu yazıda, Tahtaköprü’nün tarihî bağlarını, coğrafyasındaki önemli olayları ve bu beldenin Osmanlı tarihinde nasıl bir yer edindiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Tahtaköprü’nün tarihî süreci, İnegöl ile Domaniç arasındaki sıkı ilişkiye dayanmaktadır. Bu bağ, Türk hâkimiyetinden önceye kadar uzanır. İnegöl bölgesi, özellikle Tomas adlı bir Hıristiyan din adamıyla ilişkilendirilerek Antiktoma ismiyle anılmakta, bu isim Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri’nde de Toma ve Lipetoma olarak yer almaktadır. Bu dönemde, İnegöl ile Domaniç arasındaki köklü bağların varlığı, bölgenin coğrafi ve kültürel etkileşimlerini de gözler önüne seriyor.
Domaniç ve İnegöl’ün tarihî bağlarını daha yakından incelediğimizde, Ertuğrul Gâzî'nin Söğüt’ü kışlak ve Domaniç’i yaylak olarak kullandığı dönemde, İnegöl Tekfuru Nikola ile Samsa Çavuş arasında yaşanan çatışmaların da bu derin bağlarla bağlantılı olduğu görülmektedir. Bu çatışmaların temelinde, bölgenin tarihî geçmişine dair Tomas ve Tomaliç ismiyle özdeşleşmiş eski bir dürtü bulunmaktadır.
Tahtaköprü’nün tarihi, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk yıllarındaki önemli olaylarla doğrudan ilişkilidir. 1284 yılında İnegöl Tekfuru ile Osman Bey arasındaki çatışmada Osmanlı’nın ilk şehidi Baykoca, Hamza Bey Boğazı’nda şehit olmuştur. Bu olayın ardından, 1285’te Kolcahisar baskını ile intikam alınmış, 1287’de ise Domaniç Derbendi’nde ve İki Sular’da yaşanan çatışmada Osman Gâzî’nin ağabeyi Savcı Bey, ikinci Osmanlı şehidi olarak şehit düşmüştür.
Savcı Bey’in şehâdetine vesile olan bu çatışma, Domaniç Beli’nde ve İki Sular mevkiinde gerçekleşmiştir. Tahtaköprü, Osmanlı’nın ikinci şehidi olan Savcı Bey’i bağrında taşımaktadır. Savcı Bey’in hatıra mezarının Domaniç yöresinde bulunması, bölgenin bu önemli tarihi olayla bağlantısını pekiştiren bir detaydır.
Tahtaköprü’nün çevresindeki bölgeler, askeri ve stratejik anlamda büyük öneme sahip olmuştur. Özellikle İnegöl-Bilecik yolu üzerindeki İkizçe Köyü, Osmanlı’nın erken yıllarında önemli çatışmalara sahne olmuştur. Bu köy, Kolcahisar baskınından sonra İnegöl Tekfuru Nikola’nın takipçi güçleri ile Osman Gâzî’nin geri çekilen kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmaların izlerini taşır. Ayrıca, Bilecik’ten gelen yol ile Pazaryeri İlçesi’nden gelen stratejik yolun kesiştiği bu bölgeye “İkizçe” denmesinin de sebebi, bu kavşak noktasıdır.
Samsa Çavuş’un ünlü Karatekin Kalesi’ni elde etme arzusu da bu civarda şekillenen önemli bir askeri planın parçasıdır. Bu coğrafyada gerçekleşen her olay, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk yıllarındaki gelişmelerin ve stratejik hamlelerinin bir yansımasıdır.
Tahtaköprü’nün tarihî gelişiminde, Tanzimat Fermanı’nın etkileri de büyük olmuştur. 1839’da yayınlanan Tanzimat Fermanı ile birlikte, yerel yönetimler yeniden yapılandırılmış ve Osmanlı Devleti’ndeki yönetim şekli önemli bir dönüşüm geçirmiştir. 1865 yılından itibaren İstanbul dışında da belediye teşkilâtları kurulmaya başlanmış ve bu süreç, bölgenin sosyal yapısını hızla değiştirmiştir.
Özellikle Kırım Savaşı’ndan sonra, göçmen yerleşimleri hız kazanmış ve Tahtaköprü de bu göçmen köylerinden biri haline gelmiştir. Balkan ve Kafkas kökenli muhacirler, bu yörelere büyük çapta iskân edilerek bölgenin demografik yapısını yeniden şekillendirmiştir. 1876-1877 Türk-Rus Savaşı’nın ardından bu iskân faaliyetleri daha da yoğunlaşmış ve Tahtaköprü, bu göçmen nüfusuyla birlikte yeni bir kimlik kazanmıştır. ( DEVAM EDECEK)
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!