Bir toplumun kültürel düzeyi o toplumun diğer toplumlar içinde ki itibarını, toplumun kurallara uyumu ise o toplumun gelişmişlik düzeyini göstermekte. İnsan bazen yabancı ülkelerde uygulanan kuralların kendi ülkesinde uygulanmayışını görünce üzülüyor. Hasbelkader birkaç kez yurt dışına bazı ülkelere gitme imkânım oldu. Özellikle Avrupa ülkelerinde ki tertip, düzen ve insani ilişkilere bakınca insan kendi ülkesinde aynı tertip, düzen ve insani ilişkilerin olmayışına içten içe hayıflanıyor. O kadar basit kurallar var ki bu kurallara uymak toplumsal yaşamın işleyişini çok kolaylaştırmakta. Vatandaş olarak bu basit kurallara uymayı davranış haline getirmek bizim en önemli görevimiz olmalıdır.

Diğer toplumların yaşantısını kolaylaştıran ancak toplumsal olarak uyumamakta ısrar ettiğimiz bazı kuralları irdelemenin yaralı olacağını düşünüyorum.

Kural 1: Bir araç kavşak içindeyken, kavşağı terk etmeden diğer araçlar kavşağın içine girmez ya da trafik akışına devam etmez.

Bu kural ülkemizde ise bir araç kavşak içindeyse bütün araçlar trafik akışına devam eder. Trafik akışı müsait olunca kavşak içinde ki araç kavşak içinden çıkarak trafik seyrine devam eder. Diğer araçlar trafikte seyir halindeyken kavşak içinde ki araç kavşaktan çıkmak istediğinde o zaman diğer araç sürücüleri tarafından klakson ile taciz edilir, bu yetmezmiş gibi el kol işaretiyle diğer sürücüler tarafından ciddi anlamda güzelce küfürlü bir şekilde uyarılır.

Kural 2: Başka ülkelerde şehir içi ve şehir dışı yollarda ki hız sınırına bütün araç sürücüleri istisnasız uyar.

Ülkemizde polisin ya da kameranın olmadığı ortamlarda kimse hız sınırına uymaz. Okul bölgelerine ve yaya geçitlerine, öğrenci ya da yayanın geçeceği yerlere yaya geçiş işareti konulur ama kimse bu işaretlere yaklaştığında hız kuralına uymak istemez. Sürücülerin hız kontrolünü sağlamak için okul bölgelerine veya yaya geçitlerine hız kesiciler konulur. Yaya geçiş işaretleriyle birlikte hız kesicilerin konulması bir toplumun eğitim ve kültür düzeyi göstergesi olarak karşımıza çıkmakta. Hız kesicilerin konulması o toplumun geri kalmış bir toplum olduğunu, davranış eğitiminin eksik olduğunu, cezalandırma yöntemiyle ancak iş yaptırılabildiği ortaya çıkıyor.   

Kural 3: Başka ülkelerde trafik ışıklarına uyulur, kimse kırmışı ışıkta geçmez.

Ülkemizde trafik polisinin veya kameraların kontrol etmediği noktalarda kimse trafik ışıklarına uymak istemez. Kurallara uymanın doğru bir davranış olmadığını vurgulamak için ‘Kurallar çiğnenmek için vardır.’ ironisiyle meşrulaştırma yapılmaya çalışılır.

Kural 4: Başka ülkelerde yayalara karşı olağanüstü bir saygı söz konusudur. Yaya adımını yola atar atmaz, trafik akışı içinde bulunan bütün araçlar yayanın geçişine izin verir, yaya karşı tarafa geçinceye kadar araçlar bekler, geçiş tamamlanınca araçlar yoluna devam eder.

Ülkemizde yaya adımını yola atar atmaz, seyir halindeki sürücüler araç gazına daha da basarak yayaların karşıdan karşıya geçmelerine fırsat tanımaz. Ayrıca yayalar hem klaksonla hem el kol hareketleriyle hem de sözlü olarak taciz edilirler.   

Trafik kurallarına uymak bir ülkenin tertip, düzen, gelişmişlik ve kültürel düzeyinin göstergesi olarak karşımıza çıkmakta. Kurallara uyan bir birey kuralsız bireye karşı, kurallara uyan bir aile kuralsız aileye karşı, kurallara uyan bir toplum kuralsız topluma karşı her daima üstün olmuştur. En kötü kural hiç olmayan kuraldan daima daha iyidir. Unutulmamalı ki kuralların hâkim olduğu, hak ve adaletin kaim olduğu bir toplum içinde yaşamak ancak toplumsal itibarımızı diğer toplumlar nezdinde artıracaktır. 

ÖZER YILMAZ