‘Küçük Ağacın Eğitimi’ İnsan haklarını ağzından düşürmeyen ve her platformda insan haklarından dem vuran ABD’nin nasıl kan, kin ve sömürge üzerine kurulduğunu anlatan harika bir kitap. Yazar Forrest Canter tarafından otobiyografik bir kitap olarak yazılmış.

Bu kitap sadece ABD’nin nasıl bir vahşet içinde kurulduğunu anlatmıyor aynı zamanda insanların doğaya zarar vermeden, doğadan nasıl yararlanılacağını ve doğanın nasıl korunacağını anlatan klasikler arasına girmeye aday olan bir kitap.

Malum yine Siyonist İsrail’in ve onun bir numaralı destekçisi ABD’nin, Müslümanların kutsal değerlerine aldırmadan Gazze’de yaptığı soy kırım devam ediyor. Bayrammış, kutsalmış, değermiş, insan hakkıymış, çocukmuş, kadınmış, yaşlıymış Siyonist İsrail ve onun destekçisi ABD’nin hiç mi hiç umurunda değil.

 İnsanları açık mezbahaya doldurmuşlar ellerine almışlar her türlü alet ve edevatı rast gele nişan alıyorlar ve kime denk gelirse gelsin hiç önemli değil. Siyonistlerin uyduruktan uydurdukları vad edilmiş topraklar safsatasıyla Yahudi olmayan insanların öldürülmesi kendilerince makul görülüyor. Bu safsata düşünce öyle bir hal aldı ki nerdeyse bu topraklar üzerinde yaşayan herkes işgalciymiş gibi bir algı oluşturuluyor.  

    İşimiz gücümüz eğitim olduğu için ‘Küçük Ağacın Eğitimi’ adlı 280 sayfalık kitabı görünce acaba neyi amaçlıyor bunu okumalıyım diye aldığım kitap için hafta sonumu ayırdım. Zaman zaman hüzünlü zaman zaman düşündürücü zaman zaman doğa karşısında bilgece davranışlar kitabın sürükleyiciliğini arttırıyor.

‘Küçük Ağaç’ bir Çeroki Kızılderilisi aynı zamanda kitabın yazarıdır. Babasını dört yaşında, annesini beş yaşında kaybeder. Babaannesi bir yerli, büyükbabası ise bir melezdir. Büyükanne yerli olmasına rağmen okuma yazma biliyor ama büyükbaba bilmiyor. ‘Küçük Ağacın’ okuma yazma eğitimini büyükanne, doğada yaşamayı, doğayı tanıma işini ise büyükbaba üstleniyor.

Kitabın ‘Çerokiler için’ ithafıyla başlaması, özgürlük ruhunun eserin ana teması olduğu en baştan anlaşılıyor. Bir başkaldırı eseri, yüreği olanların yazabileceği bir kitap. Hele hele ABD’ de yaşayıp ABD’nin kirli çamaşırlarını ortaya koyarak yazmak yürek ister, bu cesur yüreği bize yazar Forrest Canter göstermiş.

Kitabın, Beyaz Adam’ın yayılmacı emelleri sonucu acımasızca yok edilen bir ırka ithaf edilişi, kendini dünyanın efendisi sanan Beyaz Adam’a bir cevabıdır. Bu cevap aynı zamanda varoluş sorunu yaşayan bir ırkın yaşamını devam ettirebilmesi için değerlerini umursayan, yaşamın değerler içinde bütünsellik oluşturduğunu, bu bütünsellik içinde varoluş değerlerinin bir kültür içinde olması gerektiğine yönelik güçlü bir mesaj içeriyor.

Dünyanın sadece yayılmacı Beyaz Adam’ın olmadığını, emperyalist güçlere karşı kendilerinin de bir yaşam felsefelerinin olduğu vurgusu yapılıyor. Başka canlıların sömürücüsü ya da efendisi olarak kendilerini görmedikleri gibi barışın uyumun yeryüzünde ki bütün canlılar arsında dengeli olarak sürdürülmesi gerektiği ifade ediliyor. Bununla ilgili olarak ‘Yalnızca gereksinim duyduklarını al.

Geyik alıyorsan en iyisini alma, en küçük ve an yavaşını seç; o zaman geyik daha güçlü olur ve sana her zaman et verir. Kendini tanrı yerine koyma. Aynı güç tarafından yaratılan canlıların ölümüne ya da yaşamasına karar vermeye kimin hakkı var, bu hakkı kendinde görmek ne demek? Bu mesajla kitabın ana teması verilmek istenmiş.

ÖZER YILMAZ